06 ŞUBAT; YÜREĞİMİZDEKİ ACININ ADIDIR

06 ŞUBAT; YÜREĞİMİZDEKİ ACININ ADIDIR İnsanın yaşadığı ve sevdiği şehir, aynı zamanda onun korunağı gibidir ve kendini güvende hissettirir. Sığındığımız evlerimiz, yuvalarımız bize güven veren bir kale gibidir, her birimiz bu duygularla, günün yorgunluğunu, güler yüzle açılan kapının arkasında bırakır, bir yuvanın sıcaklığında hissederiz kendimizi. Bu kez öyle olmadı,06 Şubat gecesiyle; bu duygularımızı korkunç karanlığın […]

onyurt mustafa

06 ŞUBAT; YÜREĞİMİZDEKİ ACININ ADIDIR
İnsanın yaşadığı ve sevdiği şehir, aynı zamanda onun korunağı gibidir ve kendini güvende hissettirir.
Sığındığımız evlerimiz, yuvalarımız bize güven veren bir kale gibidir, her birimiz bu duygularla, günün yorgunluğunu, güler yüzle açılan kapının arkasında bırakır, bir yuvanın sıcaklığında hissederiz kendimizi.
Bu kez öyle olmadı,06 Şubat gecesiyle; bu duygularımızı korkunç karanlığın kucağında kaybettik!
Bu kez rüyalarımız, bir kâbusa dönüşmüştü, saatler de; sanki gece 04.17 ye kurulmuş, kıyametin alarmı çalıyordu. Nerden bilebilirdik ki kale sandığımız evlerimizin duvarlarının büyük gürültüyle üzerimize gelişini ve ölümün kıyısına getirdiğini.
Binadaki bağrışmaların, karla karışık havada sokağı çınlatması, ölümün soğukla buluşması gibiydi.
Caddeler, sokaklar bir mahşer yeri gibiydi, karanlığın kucağındaki büyük acı, gökten karla karışık bir ağıt olarak üzerimize yağıyordu.
Gözümüzün önünde, binalarla birlikte canlar gidiyordu, ne yapacağımızı şaşırmıştık, telefonlar çalışmıyor, teknoloji iflas etmişti, çaresizlik bu olsa gerek!
Hava kurşun gibi ağır; en yakınlarım beton yığınlarının altında ve hiç bir şey yapamıyorduk. Bir hiltiye ve jeneratöre ulaşmanın bu kadar zor olduğunu, betonun insana bu kadar düşman olduğunu ve çaresizliği o gece bir kez daha yaşadık.
En yakınlarımızı beton teslim almış, üçgün sonra cansız bedenlerimizi almıştık. Enkazların altında, koca şehrin üzerine ölümün sessizliği çökmüştü.

Mahşeri gecenin dört on yedisi
Yarım kaldı bir annenin ninnisi
Ana sütüne doymadı bebekler
Yavrusu bağrında öldü annesi!

Sözün bittiği an bu olsa gerek! Harabeye dönmüş memleketim, seni ne çok sevmişim!
Yakınlarımızı, insanlarımızı kaybettiğim bu şehirde, hatıralarım yıkık bir evin duvarında asılı iki siyah beyaz fotoğraftan yüreğime yansıyan hatıralarla, yaşama tutunmak nasıl bir duygu bilemiyorum.
Her zaman önünden geçtiğim görkemli Ulu Caminin minaresinin, tarihime taşıdığı minaresindeki onurlu bekleyiş. Dağılan minaresindeki taşları, kopan tespih taneleri gibi yüreğimde çörekleniyor.
Ey şehrim ben seni ne çok sevmişim; bunca kaybolan canların ardından, yıkılmış olsan da, ben seni çocukluğumdan bu güne biriktirdiğim hatıralarınla, seni şimdi daha çok seviyorum!
06 Şubat 2023 te kaybettiğimiz tüm şehitlerimizi, Rahmetle anıyoruz mekânları Cennet olsun!
Mustafa Önyurt-05.02.2024

Exit mobile version