Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Hamza Şahin, 21 Haziran Dünya ALS Günü dolayısıyla bilgilendirmede bulundu.
Dr. Öğretim Üyesi Hamza Şahin, 21 Haziran Dünya ALS Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) hastalığının merkezi sinir sisteminde omurilik ve beyin sapı adı verilen bölgede yer alan motor sinir hücrelerinin (diğer adıyla motor nöronların) ilerleyici kaybından ötürü meydana gelen bir hastalık olduğunu belirtti.
“ALS hastalığında, omurilikte ve beyin sapında bulunan motor sinir hücrelerinden kaynaklanan ve çizgili kasları besleyen sinirlerin etkilendiğini ve bunun sonucunda erken dönemde kas güçsüzlüğü, kaslarda erime ve seğirme, kas krampları; ilerleyen dönemlerde ise yutmada ve konuşmada zorlanma, yürüyememe, yatağa bağımlılık ve solunum kaslarının tutulumu sonucunda solunum cihazına ihtiyaç duyma meydana gelebilmektedir.” diyen Şahin, ALS’nin ilk başlarda özellikle sağ veya sol el parmaklarında güçsüzlük ve başparmak ile işaret parmağı arasındaki kasta erime ile kendini gösterdiğini anlattı
Hastalığın doğası gereği bu şikâyetlerin kısa sürede diğer elin parmaklarına ve daha sonra bacaklara ilerlediği belirten Şahin, erken dönemde tek taraflı el parmaklarında ağrısız kas güçsüzlüğü ve kas erimesi ile birlikte yaygın kas seğirmesi şikâyeti olan kişilerin muhakkak bir nöroloji uzmanı tarafından ayrıntılı muayene edilmesinin gerekli olduğuna işaret etti.
ALS hastalığının ilerleyici bir hastalık olduğunu dikkat çeken ve bu hastalıkla ilgili önemli uyarılarda bulunan Dr.Öğretim Üyesi Hamza Şahin, “Tüm Dünya’da sıkça görülen bir tür motor nöron hastalığı formu olan ALS, motor sinir hücrelerinin ilerleyici kaybıyla çizgili kasların işlevsiz kalmasına yol açan; solunum kaslarının tutulumu ile ölüme sebebiyet veren ciddi bir hastalıktır. ALS çoğunlukla 40 – 70 yaş aralığında görülmekle birlikte ortalama tanı konma yaşı 55 olan bu hastalık, genç yaşlarda veya ileri yaşlarda da görülebilmektedir. Hastalığın kesin bir tedavisinin olmamasıyla beraber, bu hastalığın erken dönemde farkına varabilmek, ilaçlarla hastanın yaşam kalitesinin ve süresinin uzatılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.” dedi
ALS hastalığının kısaca tedavisinden de söz eden Şahin, “Maalesef ALS’nin henüz kesin tedavisi bulunmamaktadır. Yine de, yeni ilaç çalışmaları yoğun olarak sürmektedir. Bununla birlikte dil kaslarının erimesi neticesinde hastalar ciddi beslenme bozukluğu ve kilo problemleri yaşamaktadır. Bu nedenle ciddi kalori ihtiyacı duyan hastalara mideye tüp takılarak bu sorun giderilebilmektedir. Ayrıca erken dönemde bu işlemin yapılması ile birlikte daha sonra meydana gelebilecek gıdaların akciğere kaçması ve akciğer enfeksiyonlarının da önüne geçilebilmektedir. Hastalığın ilerlemesi ile solunum sıkıntısı yaşayan hastalara planlı trakeostomi işlemi yapılarak yaşam kalitesi ve süresi arttırılabilir. Tüm bu süreçlerde hastanın mümkün olduğunca rahat ettirilmesi, normal yaşamını sürdürmesini sağlayacak hem ruhsal hem de sosyal tedbirler alınması çok önemlidir.” açıklamasında bulundu.