APARTMANLAR İCAT EDİLDİ KOMŞULUKLAR BİTTİ

Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Ya da başka bir deyişle “delikli demir icat oldu”, mertlik bozuldu. Bu söz Köroğlu’na mı aittir, Yunus Emre mi söylemiştir. Karacaoğlan mı bu sözü seslendirmiştir, yoksa Dadaloğlu mu böyle haykırmıştır. Bilinmez. Bilinen bir şey var. Tüfek icat olduktan sonra, tabanca icat edildikten bu yana, artık bilek gücünün, artık karşı karşıya […]

Tüfek icat oldu, mertlik bozuldu. Ya da başka bir deyişle “delikli demir icat oldu”, mertlik bozuldu. Bu söz Köroğlu’na mı aittir, Yunus Emre mi söylemiştir. Karacaoğlan mı bu sözü seslendirmiştir, yoksa Dadaloğlu mu böyle haykırmıştır. Bilinmez.

Bilinen bir şey var. Tüfek icat olduktan sonra, tabanca icat edildikten bu yana, artık bilek gücünün, artık karşı karşıya gelerek dobra dobra mücadele etmenin anlamı kalmamıştır. İnsanların, bir kaya arkasına, bir ağaç gölgesine saklanarak, eline de bir tabanca alıp parmak ucuyla tetiğe basarak, kurşun mesafesindeki insanları hileyle ortadan kaldırmaları artık işten bile değildir. Çünkü tüfek icat olmuştur. Çünkü delikli demir icat olmuştur.

Artık kişinin “kuvvetli mi, mert mi, olmasının önemi kalmamıştır.”  Maazallah, bir çocuk eline geçireceği bir ateşli silah ile kendisinden kat be kat kuvvetli bir insanı parmak ucuyla devirebilmektedir.

Tüfekten sonra, mertliği bozacak ve insanların hile ile düşmanlarını altedeceği daha binlerce teknoloji üretildi. Bu yeni teknolojileri, Yunus Emre, Köroğlu, Dadaloğlu, Karacaoğlan görselerdi, haklarında neler neler yazarlardı, nice güzel sözleri haykırırlardı.

Aynı delikli demirin icat edilmesinden sonra mertliğin bozulması gibi, “apartmanlar icat edildi, komşuluklar bitti.”

Asıl konumuz budur, bu yazıda.

Konuya tüfekten, delikli demirden girdik ancak, asıl derdimiz bu yazıda onlar değil. Onlar hakkında da yazarız ve onları da insanlık için zararlı görürüz ve yerden yere vururuz elbette. Ancak, bu yazıda, şu dev gibi apartmanlar ve apartmanlarda oturan binlerce kişinin, çok yakın komşuluklar içerisinde olmasına rağmen, en yakınlarındakine selam vermekten dahi kaçar oldukları üzerinde duracağız.

Halbuki komşuluklar, yeri gelir akrabalıklardan daha mühimdir. Şöyle birkaç dakikalığına düşünün. Hasta olsanız, başınız bir derde girse, size ilk yetişecek ve derdinizi soracak kimdir? Elbette, akrabalardan önce yetişecek olan komşulardır.

Şimdi benim bu sözlerimi dinlemediğinizi düşünelim. Bu husustaki Yüce Rabbimizin emirlerini, Sevgili Peygamber Efendimizin nasihat ve tavsiyelerini biraz sonra yazarak sizleri yine düşünmeye çağıracağım. Artık, bu emir ve nasihatleri lütfen dinleyelim!

Bir de şu nokta mühimdir. Diyelim ki, komşulukların önemi hakkında hiçbir ayet ve hadis olmasın, yahu biz aklımız ve fikrimizle komşulukların önemini nasıl kavramayız. Biz hiç mi düşünmüyoruz? Bizim aklımız neden bu önemli hususta doğru olanı seçmek için bizi yönlendirmiyor? Biz aklımızı mı yitirdik? Ne oldu bize? Teknoloji, cep telefonu, internet, TV’ler, apartmanlar, bizim aklımızı mı başımızdan aldı?

Önce TV’ler komşuluklara darbe vurdu. Ardından dev gibi yükselen, pıtrak gibi çoğalan apartmanlar komşulukları azalttı. Bir de bilgisayarlar, internet, sanal oyunlar çıktı ki, insanlar arasındaki yüzyüze, birebir iletişimi olumsuz etkiledi.  Ardından son darbeyi de “özde akılsız, sözde akıllı cep telefonları vurdu” ve koskoca insanlar adeta el kadar, hatta ondan daha küçük cep telefonlarının adeta içine düşütüler. Herkes başını öne eğerek, cep telefonlarıyla hemhal vaziyette, herkes içine kapandı. Ne komşuluklar kaldı, ne de akrabaların aranması, sorulması kaldı.

Buna göre, elbette komşulukların bitmesini yalnızca apartmanlara bağlamak da doğru değil. Biraz önce belirttiğim hususların hepsi de bir bütün olarak sorunun içerisinde yer almaktadır.

Çocukluk günlerimi hatırlarım. Bırakın evimizin yanındaki, sağındaki, solundaki, karşısındaki evlerde yaşayan insanları, evimizin bulunduğu yerden, sağdan 500, soldan 500 metre, yani 1000 metre mesafedeki komşuları, ismen ve birebir tanır ve görüşürdük. O yıllarda Pazarcık İlçemizdeki evler yüzde doksan civarında müstakil evlerden oluşmaktaydı. Apartman dediğimiz binalar yok denecek kadar azdı. Gel gör ki, artık İlçemde dev gibi apartmanlarda sanki bir köy nüfusu kadar insan yaşıyor. Bir köyü bir apartmana doldurdular. Düşünün bir ilçede kaç köy yaşadığını artık.

Bir köyü bir apartmana doldurdular, ancak, köydeki samimiyet, köydeki yardımlaşma ve köydeki dayanışmanın hiçbiri kalmadı. Köydeki herkesin birbirini tanıması ve birbiriyle komşuluklar içinde olması artık tarih oldu.

Biraz önce belirtmiştim ya, “çocukluk yıllarımızda evimiz etrafındaki nerdeyse 500 m, 1000 m ilerideki komşuları tanır ve görüşürdük” diye.  Bizim ev yine yerinde ve evimiz hâlâ müstakil, evimizin karşısına 5 yıl kadar önce, bir apartman diktiler, o apartmanda belki de de 40 aile yaşıyor, hiçbirisini tanımıyorum.

Bu nasıl bir gariplik, bu nasıl acayip bir durum! Eskiden insanlar, uzak mesafede oturanlarla dahi komşuluk ilişkisiyle dost ve ahbap iken, şimdi evimizin karşısındaki apartmanda oturan kişilerle bırakın dost olmayı, isimlerini dahi bilmiyoruz, kim olduklarından haberimiz yok.

Pazarcık’taki müstakil evimizin karşısındaki, sağındaki solundaki apartmanlarda yaşayanlar ile irtibatımızın olmaması, komşuluk içerisinde olmadığımız gibi, aynı apartmanda yan yana yaşayanalar arasında dahi komşuluk yok. Komşusu hastalansa, hatta vefat etse, 1 m ileride, en yakınında oturan komşusunun haberi yok.

Nasıl bir Dünya bu böyle! Tam şeytani bir yapılanma bu!

Halbuki, Allah ve Peygamberi (asm), komşulukların ve yardım ile dayanışmanın kuvvetli olmasını emrediyor, şeytan da tam tersini istiyor.

İşte Yüce Rabbimizin bizden istediği ve bize emrettiği hususlar:

“Allah’a kulluk edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın. Allah kendini beğenen ve böbürlenip duran kimseyi asla sevmez.” (Nisa Suresi, 36)

Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) bu husustaki Hadis-i Şerifi şöyle: “Cebrail bana, komşuluk hakkından öyle ısrarla bahsetti ki,  ben, komşuları birbirine mirasçı kılacak sandım.”

Bu Hadis-i Şerif’i çoğumuz duymuşuzdur. Duyduk da üzerinde hiç düşündük mü?

Ayrıca, Sevgili Peygamberimiz komşuluk üzerine şu tavsiyelerde bulunmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse, komşusuna iyilik etsin. Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir.”

Yüce Rabbim (cc) bizlere akıl ve fikir versin, komşulukların önemi üzerinde düşünüp de tekrar eski günlerdeki gibi komşuluklar ve hasbi dostluklar nasip eylesin. Bu çok mühim duaya yürekten “amin, amin, amin” diyorum. 

Ahmet SANDAL

Exit mobile version