LAİKLİK Nerden hafızamda kalmış anımsamıyorum ama; yirmi yıldır Bodrum’u mesken tutmuş İsveçli ihtiyar bir çifte muhabir mikrofonu uzatmıştı: “Neden Türkiye’de

Farkındayım, farkındasınız, farkındalar! Bugünkü dertsizlik, meselesizlik ve umursamazlık gökyüzüne doğru boy atacak nice zihni baltalıyor ve birer güdük çalılık olarak

Kardeşin kardeşe kırdırıldığı bir ortamda, “işlenmiş belleklerimizle” medeniyet havzalarının kör şiddete teslim edildiği, yığınlarca aktör ve faktörün birbirine geçtiği bir

KOKUSUZ ve DİKENSİZ GÜLLER Yaşanmışlıkları, adanmışlıkları ve sanırım en çok da aldanmışlıkları nedeniyle yaşamın kıyısında ve hayatın sadece “ucundan” tutarak

TEKNOLOJİK ESARETİMİZ Yaşı kırk ve üzeri okurlarım bilirler çok değil bundan yirmi yıl önce birileri gelip bize insanların bakışlarıyla çeşitli

KALBİMİZ BAŞKA SÖYLÜYOR AKLIMIZ BAŞKA Hasret ve hararetle aranmayan; içerisinde dil, din, ırk, renk, mezhep ayırmaksızın kainatın yaradılış sebebi olan

DAVA KENDİNİ DOĞURMA DAVASI İyi, güzel, doğru, hak ve hakikat adına ne varsa; sevgi, şefkat, rahmet, merhamet ve en çok

TUTUNDUĞUMUZ DAL KURUMUŞ DEĞİL Kendimizde kalmaktan, benliğimize kapılmaktan, özümüzle oynamaktan, nefsimizle dolmaktan, dünyanın süfli zevkleri ile doymaktan bir adım olsun

PEKİ YA AHLÂKİ DEPREM? Biyolojik saatlerimizin bir gün duracağına iman etmiş bir coğrafyanın hikmet kokan dinamikleri ile sonsuzluk alemine kurulmuş

HAZ VE HIZ ÇAĞI İngiltere’de yaşayan Somalili muhtaç bir kadın, yardım almak için bir radyo istasyonunu arar ve bu radyo

DİN(İ)DAR Kendini, muhafazakâr ya da başka bir deyimle mütedeyyin olarak tanımlayan kesimle ahlâk kavramı arasındaki uçurum kapanmadıkça, sanırım hem kendi

KELİMELERİN GÜCÜ AŞKINA Siyer kitaplarında geçen bir hadisedir; Alemlere rahmet olan, henüz gelmiş bir sureyi Kâbe’nin önünde kimin okuyacağını sorar.

ÇAĞIN MOTTOSU Sağlıklı olarak dünyaya gelmiş bir çocuk düşünelim. Açlık çekmiyor ve sadece hastalandığında tedavi olmak için değil, daha anne

KALEMLER EMANETTİR Zaman zaman özellikle dinsel terminoloji bağlamında çok ciddi eleştirilere maruz kalsam da kahir ekseriyette kullanmaya çalıştığım “kucaklayıcı” dilin

Malik bin Dinar Hazretleri anlatıyor: Hz. Rabia’nın yanına gittim, abdest alırken kullandığı bir kırık testiden su içerken gördüm onu. Altına

İslam tarihini irdeleyerek Hz. Osman’ın halifeliği ile çatırdamaya başlayan ve nihayet Kerbela ile zirveye çıkan “taraf olma”, “politize olma”, “baş

Dünya, ortaya koydukları geceli gündüzlü ‘samimi’ mesai ile, bilgiyi diploma mühründen kurtaran ama aynı zamanda bilgiden güç devşiren toplum mühendislerinin ‘yapay zeka’ dedikleri hegamonik esaretine büyük bir hızla

KENDİNİ TUTABİLMEK Dinsel terminolojiyi bir kısıtlama alanı içinde “tarihsel mitolojik soslarla” bezeyip sunanlar hüsnü zannımca fena halde yanılıyorlar. Zira din,

Gerek internet denen digital çöplüğün artık her kesimden insanın hizmetine girmesi ve gerekse de sosyal medya adı altındaki uygulamaların kişilerin

“Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu?” soruları hemen her kesimin kendi doğrularını savunması ve parlatmasıyla hala sisli olsa da; insan,

Makale ve eserlerimde sıklıkla andığım hayatımın mihmandarlarından rahmetli dedem (ona ve ceddinize rahmet olsun), “seven sevdiğinin ahlâkı ile ahlaklanmıyor, ona

Malum Kurban Bayramı yaklaşıyor ve bayramla birlikte özellikle son yıllarda yoğunlaşan manasız bir “kurban” tartışması; “Dinde kurban kesmek var mıdır,

Kendini, muhafazakâr ya da başka bir deyimle mütedeyyin olarak tanımlayan kesimle ahlâk kavramı arasındaki uçurum kapanmadıkça, sanırım hem kendi nefsim

ÖLSEK YÜZÜMÜZ YOKKiminin adını “teknoloji çağı” koyduğu ve benim gibi gaz lambasından bilgisayar çağına, oradan da bu çağa ışık hızıyla