DEĞİŞİKLİK Mİ DEĞİŞİM Mİ?

DEĞİŞİKLİK Mİ DEĞİŞİM Mİ? Yazımızın başlığı “pansuman tedavisi mi, ameliyat mı?” şeklinde de olabilirdi. Bu yazımızda asıl maksadımız bir konuda, çözüm neyse, kararlılıkla uygulamak, günü kurtarmak için yapılacak işler ve atılacak adımlar sonuç vermez, fayda sağlamaz. İşte bu yazıda bunu anlatacağız. Bir kerte şunu net olarak belirtilelim: “Her değişiklik bir değişim değildir, ancak her değişim, […]

HASBİ VE HARBİ OLMAK

DEĞİŞİKLİK Mİ DEĞİŞİM Mİ?
Yazımızın başlığı “pansuman tedavisi mi, ameliyat mı?” şeklinde de olabilirdi.
Bu yazımızda asıl maksadımız bir konuda, çözüm neyse, kararlılıkla uygulamak, günü kurtarmak için yapılacak işler ve atılacak adımlar sonuç vermez, fayda sağlamaz. İşte bu yazıda bunu anlatacağız.
Bir kerte şunu net olarak belirtilelim:
“Her değişiklik bir değişim değildir, ancak her değişim, bir değişikliktir.”
Neyi kastettim şimdi ben?
Niye böyle söyledim ben?
Kastım ve niyetim esasında çok açık ve belli.
Belki sözlerimiz çok cafcaflı olsa da, demek istediğimiz şudur:
Değişim köklü ve geleceğe matuf büyük bir hamledir.
Değişiklik ise günü kurtarma ve bazen başta savma yapılan işlerdir.
Örnek mi vereyim.
Bir kurumda, sistemden kaynaklanan kurumsal ve yapısal sorunlar olduğunu düşünelim.
Mesela, ihracat yapan bir firma düşünelim.
O firmanın ihracat mantığıyla değil de ithalatçı firma mantığıyla bir sistem ve kurum oluşturduğunu düşünelim.
İhracat firmaları Ülkenin iç piyasasında güçlü olduğu ve kendi Ülkesinin vatandaşlarının ürettiği ürünleri dışarıya satacak şekilde bir yapılanma gitmesi gerekirken tam tersi bir oluşuma girse, mesela, tarım Ülkesinde kurulu ise o firma buğday, arpa, hububat gibi ürünleri ihraç etmek değil, ağır sanayi, bilgisayar, TV, cep telefonu, bilim ve teknoloji ağırlıklı ürünleri ihraç etmek mantığıyla bir yapılanmaya gitse, her defasında zarar etse, firmanın sahibi, “işler kötü gidiyor” diye birim yöneticilerini değiştirirse, bu değişim değil, bu bir değişikliktir. Bu değişiklik işe yaramaz.
Ancak o firma sahibi, yaptıkları büyük yanlışı anlayıp da “firmanın ihraç listesini tarım ürünlerden oluşturursa ve buna uygun bir yapılanmaya girerse” bu yaptığı değişiklik, bir değişimdir.
“Dikkat edildiğinde her iki durumda değişiklik var, ancak bir durumda değişim var.”
Genellikle bir yerde değişim yapılacaksa, değişiklik yapılarak yani pansuman tedbirleri ile iş baştan savma yöntemlerle idare edilmeye çalışılıyor ki, o yanlıştır.
Büyük sağlık sorunları yaşayana, ameliyat olması gerekene, ağrı kesici iğne yapıp eve göndermek ne kadar doğrudur? İğnenin tesiri gittiğinde ne olacak?
Adamın safra kesesinde ameliyat ile tedavi edilmesi gereken büyük sorun varsa, ağrıyı gidermek ne kadfar dopğrudur? Elbette en doğrusu safrayı kesip atmaktır. Safrayı kesmeyip de ağrıyı kesmek ancak birkaç gün idare edebilir. Birkaç günden sonra sorun aynen devam eder ve hatta gittikçe daha da akut bir problem halini alır.
Maalesef, bir çok yerde gözlemliyorum. “Problemlere çözüm aranırken değişim değil değişiklik tercih ediliyor.”
Buradaki mantık şu, “benden sonra ne olursa olsun.”
Bir kamu kurumunda çalışıyorsunuz ve sorunlara artarak devam ediyor ve o sorunlara çözüm için ilk akla gelen “değişim görüntüsü altında değişliktir.”
Yine örnek vermek gerekirse, işte bir sorun düşünelim.
Kamudaki bir sorunu ele alalım.
“Gıda fiyatlarındaki artış.” Bu genel sorundur.
Daha da özele indiğimizde “kırmız et fiyatlarındaki artış.”
Sorun bu olsun.
İlk düşünülen çözüm, “haydi kırmızı et ithal edelim.”
Kırmızı et fiyatlarındaki fiyat artışı sorununun çözümü için ithal et getirtilmesi düşünülüyorsa “bu değişim değil değişikliktir.” Bu soruna neşter atmak değil, pansuman tedavisi ile sorunu biraz daha ötelemektir. Ancak ötelediğiniz her sorun döner döner karşınıza gelir. Ta ki o sorun kökten çözülmedikçe.
Peki, kırmızı et fiyatlarındaki sorunun çözümü için, değişiklik değil değişim dediğimiz yani köklü değişim dediğimiz çalışmalar ve soruna neşter atmak nasıl olur?
Ben iki maddeyle değişimi açıklıyorum. Bunlar değişimdir.
1-Et fiyatlarının artışına neden olan girdi fiyatlarının Devlet tarafından sübvanse edilmesi. Yani etlerin satış fiyatına büyük tesir eden mazot, yem gibi girdilerin bir kısmının Devlet tarafından karşılanması. Ya da maliyetlerin bir kısmının Devlet tarafından karşılanması.
2-Çiftliklerin bölük pörçük ve dağınık bir halden büyük ve kapsamlı hale getirilmesi ile maliyetlerin düşürülmesi.
Yine tekrar ediyorum. Bunlar yerine “et ithal edilerek” et fiyatlarındaki yükselişi önlemek değişim değil değişikliktir. Sorun a neşter atmak değil, pansumanla sorunu ötelemektir.
Yıllardır siyaseti dışarıdan ve bürokrasiyi de içeriden gözlemlerim.
Siyasette ve bürokraside değişim yok, değişiklik var.
Siyasette ve bürokraside değişim yerine değişiklikler, halkın beklentilerine cevap vermemektir.
“Bir şahsın gitmesi ve başka bir şahsın gelmesi sorunları çözmez.” Zaten bu değişim değil, değişikliktir.
Değişikli olduğunda ne olur? Gelen şahıs, ekibini getirir ve gelen şahsın ekibi biraz iktidar nimetlerinden istifade eder ve yer, içer, ardından çekip gider. Olan yine reform ve ilerleme bekleyen vatandaşa olur.
Bu durumda vatandaş sabreder ve cevabını sandıkta verir.
Durum bundan ibarettir ve anlayan anladı.
Haydi hayırlısı.
Ahmet Sandal

Exit mobile version