DERDİM VARDIR, İNİLERİM

Feriduddin Attar Pendname isimli kitabında şöyle seslenir: ‘’Dostum pazara git kendine bir dert satın al. Bulamazsan gel benden ödünç al.” Hak Aşığı Yunus Emre; Benim Adım Dertli Dolap. Suyum akar yalap yalap.  Böyle emreylemiş Çalap.  Derdim vardır inilerim.  diye seslenir. Dert, mühim. Dert, çok önemli. Dert, bizi kurtarır. Dert, bizi yanlış yapmaktan korur. Dert, bizi […]

HASBİ VE HARBİ OLMAK

Feriduddin Attar Pendname isimli kitabında şöyle seslenir: ‘’Dostum pazara git kendine bir dert satın al. Bulamazsan gel benden ödünç al.”

Hak Aşığı Yunus Emre;

Benim Adım Dertli Dolap.

Suyum akar yalap yalap.

 Böyle emreylemiş Çalap.

 Derdim vardır inilerim. 

diye seslenir.

Dert, mühim. Dert, çok önemli. Dert, bizi kurtarır. Dert, bizi yanlış yapmaktan korur. Dert, bizi huzura ulaştırır.

“Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil.

Çektiğim derdi bir ben bir de Allah’ım bilir.”

Fuzuli

Evet, Fuzuli de aynı hususu belirtir ve “derdini böyle söyler.”

Dert söyletir. “Dert söyletir” ve söylediğinde yerini bulmasa da söyletir. Kimse dinlemese ve çözüm için işe yaramasa da dert söyletir.

Biz de yıllardna beri yazıyoruz, anlatıyoruz ve söylüyoruz. Susmuyoruz. Çünkü sustuğumuzda bundan gönlümüz razı değil. Sussmuyor ve pusmuyoruz. Eğilmiyoruz ve söylüyoruz.

Derdi olan söyler. Derdi olan iniler.

“Dert, dert, dert, dert.”

Bu seslenişimiz bazılarına garip gelebilir. “Bu nasıl bir sesleniş, bu nasıl iş” diyenler olabilir.

Bizim burada maksadımız “dert” derken elbette ulaşılması gereken hedef ve varılması gereken menzildir. Derdimiz muradımızdır. Muradımız insanlığın huzurudur. Hedefimiz, maksadımız ve menzilimiz, bu Ülkede insanlarımızın huzur ve refah içerisinde, ekonomik ve kültürel olarak en üst seviyede yaşamasıdır.

Derdimiz, insanların iyilik ve doğruluk üzere yaşamasıdır.

Derdimiz adalet ve hakkaniyet içerisinde bir Dünya nizamıdır. Yalnızca kendi Ülkemizde değil, tüm Dünya’da adalet ve hakkaniyet istiyoruz. Gençlerimiz geleceğe güvenle baksın ve herpsi deiş bulsun, aş bulsun ve eş bulsun, aile kursun. Budur hedefimiz. Gençlerimiz ve tüm insanlarımız Allah’ı bilsinler, dinii diyaneti bilsinler ve helal dairede yaşasınlar. Budur hedefimiz. Budur muradımız.

Muardımızı, derdimizi ve hedefimizi bilmeyenler soruyor.

Hocam niye bu kadar kitap yayınlıyorsun? Hocam niye bu kadar seminer sunuyorsun? Neden bu kadar çok şiir yazıyorsun?

Kısaca şöyle cevap veriyorum: “Derdim vardır inilerim.”

Yukarıda belirttiğim hedefler yanında elbette benim derdim o hedeflerle bitmiyor. Uhrevi hedefim var. Uhrevi hedefim elbette Cennet’tir. Olur inşallah.

İsteklerimi ve arzularımı bu yazıda ifade ettim. Derdimi ifade ettim. Esasında bu istektir. Şu fani Dünya’da geçiçiyiz. Misafiriz. Misafir geldiğimiz bu Dünya’da Kainat’ın Sahibi (cc) tarafından ne emrediliyorsa yapmak ve uhrevi alame geçip de gitmek gerekir. Bu Dünya’da başka bir şey istemem.

Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin şu seslenişi de bu konu ile yakından bağlantılıdır.

Ey nefsim! Kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:

“Fânîyim, fânî olanı istemem; âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahmân’a teslim eyledim, gayrı istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâkî isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcûdâtı umumen isterim.”

Bunlar yanında bir hedefimiz de “şu gök kubbede hoş bir sada bırakmaktır.”

Bundan 150 yıl sonra Dünya’ya gelenler, bir kütüphanede kitabıma rastladığında, “bizden 150 yıl önce garip bir Sandali, Kahramanmaraş Pazarcıklı bir Şair Yazar yaşamış da gitmiş, bakın bize faydalı ne güzel öğütler vermiş, Allah razı olsun” der ise ben bundan kabrimde haberdar olurum. Mutlu olurum.

Evet, bu yazıda derdimi, hedefimi ve menzilimi “dert, murat ve maksat” noktasında anlattım.

Şunu da bu yazı vesilesiyle ifade edeyim. Dünya rahatlık yeri değildir. Dünya imtihan yeridir. Dünya mücadele yeridir.

Sevgili Peygamber Efendimiz “Dünya’da rahat yoktur” buyurmaktadır.

Dünya’da rahat arayıp da keyfi içerisinde yaşamayı marifet sayanlara saygım yoktur ve onlara şu şiirimle sesleniyorum. Herkese şu şiirimle sesleniyorum.

SAY GİTSİN

Bir insan ki görmüyorsa önünü.

Hep düşünüyorsa tarlayı, dönümü.

Aklına getirmiyorsa ölümü.

Divane delilerden say gitsin.

 

Hayatı bir imtihan bilemiyorsa.

Cenneti isteyip dilemiyorsa.

Günahlarını tövbe ile silemiyorsa.

Durumu bellilerden say gitsin.

 

Asıl gayesinin değilse farkında.

Hep kötülük, pislik varsa aklında

Sürükleniyorsa şeytanın arkında.

Cehennem ehlilerden say gitsin.

 

Duysun şu sözümü cümle alem.

Müslümanım diyorsa bir adem.

Yoksa elinde kılıç ya da kalem.

Yaşayan ölülerden say gitsin.

Yaşayan ölülerden say gitsin.

 

“Derdim vardır, inilerim” başlıklı yazımın en sonundaki bu şiirim de bir inileme ve bir sesleniştir. Dert söyletir, dert inletir.

Kimse dinlemese de biz söyleyeceğiz ve inleyeceğiz, vesselam.

Ahmet Sandal

Exit mobile version