Görev ve maksat kelimesinin manasını biliyoruz da, misyon ve vizyon kelimelerinin ve bu iki kavramın manasını biliyor muyuz? Bu iki kavram son yıllarda epey meşhur oldu.
Nereye gitseniz, hangi kuruma uğrasanız daha ilk girişte kısmında koca koca levhalarda “misyon ve vizyon” kelimelerine rastlarsınız.
Nedir bu kavramların açıklaması? Misyon, bir kurumun ya da şirketin bugün için hangi noktada olduğunu ve neler yaptığını gösteren mevcut durumun açıklamasıdır. Vizyon ise, bir kurumun ya da şirketin gelecekte, nerede olmayı planladığı ve hedeflediği maksadıdır.
Misyon bugün için geçerli olan görevler bütünüdür. Vizyon ise gelecekte varılmak istenen hedef ve yerdir.
Sağlık Bakanlığını örnek verecek olursak, bu Bakanlığın misyonu halkın sağlığını korumak ve sağlıksız olanları da iyileştirmektir. Vizyonu ise gelecekte sağlıklı ve dinç nesiller meydana getirmektir.
Tarım ve Orman Bakanlığını örnek verecek olursak, bu Bakanlığın misyonu halkın tarım ve orman alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak, güvenli, sağlıklı, ucuz ve temiz gıdalar yedirmek, yemyeşil ormanlar yetiştirmektir. Vizyonu ise gelecekte sağlıklı, ucuz, temiz ve güvenli gıdaların arz güvenliğini sağlamak ve halkın yemyeşil orman ihtiyacını karşılamaktır.
Kendi çalıştığım kurum olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının misyon ve vizyonu nedir diye soracak olursak, bu Bakanlığın misyonu doğal çevreyi korumak, sürdürülebilir şehirler ve yerleşimler oluşturmak, şehirlerimizin öz kimliğini korumak suretiyle yatay mimariyi esas alan planlama ile depreme karşı güvenli yapılaşma sağlamaktır. Vizyonu ise gelecekte de aynı doğrultuda hareketle güzel, sağlıklı, temiz çevre ve şehirler meydana getirmektir.
Resmi kurumların misyon ve vizyonu olduğu gibi şirketlerin de misyon ve vizyonu olur. Şirketler kâr maksatlı kurulan teşekküllerdir. Onların misyonu ve vizyonu kârlılıktır.
Bu yazıda elbette maksadımız kurumların ve şirketlerin misyon ve vizyonunu ele almak değildir. Biz gençlerimizin misyon ve vizyonları üzerinde konuşmak istiyoruz bu yazıda.
Evet, her kurumun ya da şirketin misyon ve vizyonu olur da, bireylerin ve özelikle de gençlerin hayatta misyon ve vizyonu olmaz mı? Olur elbette,
Ey Genç Kardeşim! Senin şu an ki bulunduğun görev ve yükümlülüklerin nelerdir? Ve gelecekteki maksadın nedir, hedefin nedir? Şu an ne yapmaktasın ve gelecekte nerede olmak istiyorsun? Şu an bulunduğun yerden, gelecekte nereye varmak istiyorsun?
Cevaplar kişiye ve duruma göre değişir. Kimisi, “öğrenciyim, derslerime çalışıyorum. Doktor olmak istiyorum” diye cevap verir. Evet bu cevapta, misyon ve vizyon, maksat ve hedef iki cümlede özetlenmiştir. Misyon “ders çalışmak”, vizyon “doktor olmak”.
Kimisi de, “ben de öğrenciyim, ben de derslerime çalışıyorum ve mühendis olmak istiyorum” diye cevap verebilir. Misyon “ders çalışmak”, vizyon “mühendis olmak”.
Ey Genç Kardeşim! Görevini hedefini iyi bil ve ona göre adım at ve ilerle!
Ey Genç Kardeşim! Elbette hedefin yalnız bunlar değildir.
Senin bu maddi hedeflerin yalnız bu fani Dünya içindir. Senin bir de manevi hedef ve maksatların olmalıdır. Bu hedefin ismini şöyle belirleyebiliriz. Dünya’da ahlaki ve vicdani değerleri hakim kılmak ve adaletli ve ahlaklı bir yönetim tesis etmek senin misyon ve vizyonundur.
İnsanlığın vicdanında ve özünde mevcut olan, adalet, doğruluk, dürüstlük, tarafsızlık, eşitlik, hesap verebilirlik, şeffaflık, kamu yararını gözetmek, savurganlıktan kaçınmak, nezaket, sevgi, saygı ve güven ve benzeri değerleri hakim kılmak senin asıl misyon vizyonundur.
Hazreti Mevlana der ki; “tek kanatlı kuş uçmaz.” Evet, Ey Genç Kardeşim! Senin de maddi maksat ve hedeflerin olduğu gibi, bundan daha önemli olarak manevi maksat ve hedeflerin olmalıdır.
İşte bu ikisi olduğu vakit sen kanatlarını açarak mutluluğa ve huzur uçarsın.
İşte bu bakış açısıyla TEK KANATLI KUŞ UÇMAZ diyorum bir şiirimde:
Tek kanatlı bir kuş, hiç uçar mı, haydi düşün.
Bir tarafında ilim, diğerinde irfan olsun.
Gitsin istiyorsan işlerin, doğru ve düzgün.
Bir tarafında akıl, diğerinde iz’an olsun.
Hayat dediğin hiç durmaz, hep akar gece gündüz.
Kimi vakit oldukça yokuş, kimi vakit de düz.
Bu Dünya denizinde tertemiz kal, öylece yüz.
Bir tarafında şefkat, diğerinde vicdan olsun.
Nefsine ve hevesine uymayasın, asla.
Başını her daim güvenli dağlara yasla.
Her şeyi mantıkla değerlendir, öyle kıyasla.
Bir tarafında denge, diğerinde mizan olsun.
İmtihan yeri, olmaz kimse aynı kararda.
Kimisi genişte, kimisi oldukça darda.
Bu hayatta zıtlıkların, hepsi bir arada.
Bir tarafında köle, diğerinde sultan olsun.
Allah cömerttir ve cömert kullarını çok sever.
İyileri yerde kullar, gökte melekler över.
Sen de cömertliği seç, Allah için fakire ver.
Bir tarafında ikram, diğerinde ihsan olsun.
Her insan hayat girdabına düşen bir çiçek.
Doğum nasıl bir gerçekse, ölüm de bir gerçek.
Ömür sonsuz değil ki, elbette bir gün bitecek.
Bir tarafında bahar, diğerinde hazan olsun.
Yalnızca keyfini düşünenler sefil mi sefil.
Gördüğünden ibret almayanlar gafil mi gafil.
Pişman olmamak için gel şu gerçeği iyi bil.
Bir tarafında Hadis, diğerinde Kur’an olsun.
Öğütler hepimize, en güzel, en özel hediye.
Her durumda yalnızca hakkı ve sabrı tavsiye.
Hiç yılma, mücadeleyle ulaş, en iyiye.
Bir tarafında umut, diğerinde iman olsun.
Ahmet SANDAL