Bazı şiirler, bazı mısralar okursunuz ve düşünürsünüz Şair burada ne demek istedi?
“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?”
Necip Fazıl Kısakürek
Evet, bu mısralarda Şairimiz Üstadımız Necip Fazıl Kısakürek ne demek istiyor?
Gel de çık işin içinden.
“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek?”
Önce bu ikisini anlarsak, ardından gelen mısradaki “Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek” mısraını çözeriz.
Gerçi bu ikinci mısrada da bir gizem, şifre var.
“Siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek?”
“Leşler hayat sürer mi?”
“Hayat süren leşler olur mu hiç?
“Hayat ile leş birbirine zıt değil mi?”
“Kim bu leşler?”
Bu sorular çok çok ilginç değil mi?
Nasıl gelir ölümlü yalan? Nasıl gider ölümsüz gerçek?
Ölümlü yalan da nedir?
Ölümsüz gerçek de nedir?
Sorular sorular birikir zihnimde.
Eğer cevaplamazsam bir kirdir zihnimde.
Evet, kirden kurtulmalı ve zihnimdeki soru kirlerini temizlemeliyim.
Sorular zor olsa da cevaplamalı ve zihnimi tertemiz ve bemberrak hale getirmeliyim.
Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Necip Fazıl Kısakürek
İşte sorular ile, sualler ile uğraşırken ve çözüm ararken Üstadımızın bu mısraları da aklıma geldi.
Kafdağını bir kıl taşıyor da ve hava da asılı tutuyor da bir zor ve çetin suali, dehşet bir soruyu akıl taşıyamıyor ve altında eziliyor.
Aklımızı zorlayıp ve adeta zonk zonk zonklatarak sorulara çözüm arayacağız.
“Siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek?”
“Leşler hayat sürer mi?”
“Leş ile hayat birbirine zıt değil mi?”
“Kim bu leşler?”
“Hayat süren leşler olur mu hiç?”
Bu sorular çok çok ilginç değil mi?
Nasıl gelir ölümlü yalan? Nasıl gider ölümsüz gerçek?
Ölümlü yalan da nedir?
Ölümsüz gerçek de nedir?
Bunları, bu beyin zonklatan sualleri açıklamaya çalışacağız.
Zor olsun ve beyin çalışsın. Beynimiz tembel olmasın. Tembellik ve rehavet bizim için ölümdür.
Ha düşünmemiş ve boş yaşamışsın, ha ölmüşsün, hiç farkı yok.
Evet, bu tespitten sonra sorularımızdan birisinin cevabı ortaya çıktı.
“Hayat süren leşler”, boş yaşayan, düşünmeyen, yalnızca keyif içinde gününü gün eden, zevk ve sefa düşkünleri kimselerdir.
“Hayat süren leşler”, ölüme, ahirete ve bu fani hayatın sonrasına bakmayan kimselerdir.
“Hayat süren leşler”, nefsini ilah edinen ve içki, kumar, fuhuş ve her türlü pisliği işleyenlerdir.
“Hayat süren leşler”, insanları kurdukları sistem ile sefahate ve keyfe sürükleyip de oradan cehennem çukurlarına yönlendirenlerdir. Bunlar tarihteki sapkın liderler olabileceği gibi günümüzdeki sapkın liderler de olabilir
Evet, bu sorunun cevabından, “hayat süren leşler”in kim olduğunu böylece açıkladıktan sonra, bir başka sorununun cevabına da ulaştık.
Nasıl mı ulaştık?
Şöyle ulaştık.
“Geldi ölümlü yalan” deyiminde geçen ve aklımızda kim ya da kimler olduğu hakkında tereddüt beliren “geldi ölümlü yalan” deyiminin işaret ettiklerinin kim olduğunu da öğrendik.
“Hayat süren leşler” deyiminden işte bu sonuca vardık.
Necip Fazıl Kısakürek Üstadımızın devrinde yaşayıp da nefsani ve seytani bir sistem kurup da insanları keyfe, zevke ve ölümü düşündürmeyip Dünya ile aldatan herkes birer “ölümlü yalan”dır. Necip Fazıl Kısakürek Üstadımızın devrinden önce yaşayıp da nefsani ve seytani bir sistem kurup da insanları keyfe, zevke ve ölümü düşündürmeyip Dünya ile aldatan herkes birer “ölümlü yalan”dır.
Günümüzde de ifsat eden, akılları çelen ve gençler başta olmak üzere insanları Doğru Yoldan, Sırat-ı Müstakim’den çeviren ve onları nefsani, şeytani yerlere ve kötülüğe sürükleyen herkes “ölümlü yalan”dır.
“Ölümlü yalan” bunlardır.
“Ölümlü yalan ile hayat süren leşler” aynı kişilerdir.
Peki “ölümsüz gerçek” kimdir ya da kimlerdir?
En başta Sevgili Peygamberimiz “ölümsüz gerçek”tir. Tüm Peygamberler birer “ölümsüz gerçek”tir. Hak Yolda ışık veren, halkı doğruya çağıran, yolumuzu aydınlatan ve ruhumuzu rahatlatan her alim ve şair birer “ölümsüz gerçek”tir. Esasında ilahi emirler doğrultusunda yaşayıp da Cenneti kazanan her insan birer “ölümsüz gerçek”tir.
“Ölümlü yalan” ve “ölümsüz gerçek” hakkında artık daha fazla söze gerek yok.
Ne güzel söylemiş Yunus Emre.
“Yunus öldü diye sela verirler.
Ölen hayvan imiş, âşıklar ölmez.”
Var mi ötesi?
“Biz ölmeyiz, biz ezelden ebede diriyiz.
Çünkü biz Hazreti Muhammed neferiyiz.”
Evet en sonunda bir şerh (şiire not) var.
Bu yazıda ele alıp da incelediğim şu muhteşem şiire bir not, bir şerh var.
“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?”
Necip Fazıl Kısakürek
“Dirilmek gerek, ölmeden önce dirilmek.
Mukaddes dava uğruna yerlere serilmek.”
Vesselam.
Ahmet SANDAL