İDEAL ANAYASA MI? İDEOLOJİK ANAYASA MI?
Hemen belirteyim ki ideal Anayasa ideolojik olmayan Anayasadır.
İdeal Anayasadan kastım, Devletin sınırlandırıldığı ve kişilerin temel hak ve hürriyetlerinin (yaşama, sağlık, barınma, ifade, din ve vicdan, inanç, kişi dokunulmazlığı, özel hayat vb gibi temel hak ve hürriyetlerin) sağlandığı ve korunduğu Anayasalardır.
İdeolojik Anayasadan kastım da, sonunda “izm” taşıyan herhangi bir doktrini insanlara dayatan ve “illa bunları benimseyeceksin ve hayatında bunları uygulayacaksın, bunları zorla da olsa seveceksin” şeklindeki dayatmalardır.
Doktrin ne demek? Açıklayalım. Doktrin, bir şahsın ya da bir grubun bir konuda geliştirdiği kendine has öğretiler, kendine has fikirler bütünüdür. Mesela faşizm bir doktrindir. Faşizm doktrin olduğu kadar bir ideolojidir de.
Kapitalizm, sosyalizm, liberalizm, faşizm, marksizm, leninizm, maoizm, stalinizm, materyalizm, pozitivizm, siyonizm ve benzerleri birer ideoloji ve bir kısım insanların görüşlerinden ve öğretilerinden ibarettir. Biz öğreti diyoruz da, kibarlaştırmak için öğreti diyoruz. Esasında “dayatma”dır.
Şimdi asıl soru şu: “Dayatmaların Anayasalarda ne işi olabilir?”
Leninizm, maoizm, faşizm, liberalizm ve benzeri dayatmaların Anayasalarda temel alınması ne kadar doğrudur? Elbette sonuna dek yanlıştır.
Bu dayatmalara (kendileri doktrin diyebilir) o adamların inananları ve o fikrin savunucuları itimat edebilir ve onları sağda-solda anlatabilirler. Onların anlatma (ifade) hürriyetleri olabilir. Ancak o dayatmalar bir Anayasa hükmü olarak insanların ve bir Ülkede yaşayan herkesin inanmaları ve o ideolojiye bağlanmalarını istemek ve onları Anayasa hüküm haline getirmek günümüz çağdaş Dünyasındaki demokratik Devletlerde pek makul değildir. Hiç makul değildir. Bir demokratik Devletin geçerli olduğu Ülkede herkes yaşar. Bir demokratik Devletin hüküm sürdüğü coğrafyada herkes hayatını sürdürür. Sağcısı-solcusu, inananı-inanmayanı, dindarı-dinsizi, liberali-liberal olmayanı, etnik kökeni A’dan Z’ye farklı olan herkesin mevcut olduğu o Ülkede her fert özgürce yaşayabilir.
Bu kadar çeşitlilikteki insan topluğuna siz nasıl bir Anayasa ile dayatma yapabilirsiniz? Yapamazsınız. Yaparsanız özgürlük kalmaz. Sözde özgürlük olur.
Ha, şunu da belirtelim. Demokratik olmadığınızı baştan belirterek, “kardeşim, ben demokratik bir Devlet değilim, ideolojim var, doktrinim var” diyorsanız, o takdirde Anayasanıza her türlü izm’i ve dayatma içeren görüşü yazabilirsiniz. “Demokratik bir Ülkeyim” diyorsanız, yazamazsınız. (Benim bu yazım elbette demokratik Devletler için yazılmıştır. Demokratik Devlet temelinde düşünceler ışığında yazılmıştır. Demokrasi yoksa zaten baştan sona izm’ler, ideolojiler o Anayasada olur. Oluyor da zaten, Bizim idealimiz olmayan Anayasadır o.)
Evet tekrar ediyorum. Demokratik Ülke Anayasalarında izm’ler olmaz. İdeolojiler olmaz.
Altını çize çize, üstüne basa basa tekrar söylüyorum. Demokratik Ülke Anayasalarında ideolojiler olmaz.
Ünlü Yazar ve Mütefekkir Cemil Meriç, “izm”leri (ideolojileri) “idrakimize giydirilen deli gömlekleri ”ne benzetir.
Deli gömleğini bilirsiniz, “bir zavallının ellerini ve kollarını hareket ettirmesin diye, ellerinin ve kollarının gömleğin dışından ya da içinden vücuduna bağlandığı” gömlektir. Deli gömleği bembeyaz olduğunda uzaktan aynı kefen gibi görülür.
Bu durum itibariyle deliyi de ölü gibi görmektedirler ki, elleri ve kolları bir kefen gibi beze bağlanmaktadır.
İdeolojileri bir topluma benimsetmek isteyenler, acaba toplumdaki fertleri ölü sanmaktadırlar, deli mi sanmaktadırlar. Toplumdaki fertler ne ölüdür, ne delidir. Hepsi Allah’ın kuludur ve Allah kullarını özgür bırakmıştır. Allah’ın özgür bıraktığı kullarını, ideolojik kafalar, maalesef, köle haline getirmek istiyorlar ve “uyacaksın uyacaksın uyacaksın” diye ideoloji dayatıyorlar.
İdeolojik Anayasa istemiyoruz. Buraya kadar olan düşüncelerimi ifade ettiğim yazıda bu anlaşıldı.
Peki, demokratik açıdan bir Anayasa nasıl olmalıdır?
Onu da anlatalım. (Gerçi yazımın başında, bundan bahsettim. Burada tekrar bahsedelim.)
Buraya kadar “olmaması gerekeni” anlattım ve “ideolojik Anayasa olmaz” dedim. Çünkü bir demokratik Devlette herkes yaşayabilir ve her görüşten, her etnisiteden, her inançtan insan bulanabilir. Bundan dolayı ideolojik dayatmacı Anayasa olmaz dedim.
Kendi zaviyemizden, kendi bakış açımızdan “nasıl bir Anayasa” sorusuna cevap vermeden önce, şu kısa açıklama gereklidir. Zaten bu kısa açıklamada demokratik açıdan “nasıl bir Anayasa” sorusunun cevabına dair ipuçları da olacaktır.
Evet, Ülkemizde yeni Anayasa gündemde iken Anayasa kavramının Osmanlıca karşılığını ve diğer dillerdeki manasını buraya yazalım. Teşkilat-ı Esasiye (Osmanlıca), Constitution (İngilizce), Düstur (Arapça), Verfassung (Almanca), Esas Kanun (Farsça), Costituzione (İtalyanca), Constitution (Fransızca)
Constitución (İspanyolca).
Bu kelimelerde öne çıkan bir kavram var. Ona dikkat çekiyorum. “Constitution.” Nedir Constitution? “Teşkilat ya da teşkilatlanma kanunu” demektir. Zaten Osmanlıda da Anayasa’nın karşılığı “Teşkilat-ı Esasiye”dir.
Öyleyse, Anayasa “bir Devletin teşkilatlanmasını düzenleyen metinlerdir.” Devletin teşkilatlanmasını düzenleyen metinlerde ideolojinin ne işe olabilir?
Evet, Anayasal metinlerde Devletin teşkilatlanması dışında hükümler olmamalı ve elbette teşkilatlanmalar ideolojik değil bilimsel mantıkla gerçekleştirilmelidir.
Kısacası “ideolojik değil bilimsel bir Anayasa istiyorum.”
Anlaşıldı sanırım, nasıl bir Anayasa sorusunun cevabı çok açıktır. “Bilimsel Anayasa” ve o da sırf Devletin teşkilatlanmasını içeren, kısa, öz ve sade olan bir Anayasadır.
Benim ideal olarak gördüğüm Anayasada şu üç başlık olmalıdır.
1-İnsanların temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması ve bu hususta Devletin sınırlandırılması.
2-Yasama, yürütme ve yargı gibi üç büyük erkin (kuvvetin) yetki ve görevlerinin sınırlarıyla birlikte belirlenmesi.
3-Devlet teşkilatının kurum ve kurallarının net olarak belirtilmesi.
İşte ideal Anayasa bu üç başlıktan oluşur.
Ülkemizde inşallah kısa, sade ve öz olarak hazırlanmış ve bu üç başlıktan oluşan bir Anayasa (ideal Anayasa) hazırlanır ve kabul edilir.
Haydi hayırlısı.
Ahmet Sandal