İNCE; BU İKTİDAR VE MUHALEFET DE GİTMELİ

Muharrem İnce, “Bir ay önce Erdoğan, “Ben başta olduğum sürece bu iki ülke NATO’ya giremez” demişti. Bugün anlıyoruz ki yeşil ışık yakılmış. Bu iş gerçekleşecek. Şimdi sorularımız var. Muhalefetten de tık yok nedense. Burada konuşmayacaksa muhalefet nerede konuşacak” dedi. Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, bir dizi ziyaret için geldiği İzmir’de bir basın açıklaması gerçekleştirdi. […]

İNCE; BU İKTİDAR VE MUHALEFET DE GİTMELİ

Muharrem İnce, “Bir ay önce Erdoğan, “Ben başta olduğum sürece bu iki ülke NATO’ya giremez” demişti. Bugün anlıyoruz ki yeşil ışık yakılmış. Bu iş gerçekleşecek. Şimdi sorularımız var. Muhalefetten de tık yok nedense. Burada konuşmayacaksa muhalefet nerede konuşacak” dedi.

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, bir dizi ziyaret için geldiği İzmir’de bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamasında iktidara da muhalefete de yüklenen İnce, “Biz bu kuşatılmışlık, bu kutuplaşma arasında siyah ve beyaz değiliz. Doğru gördüğümüze doğru diyeceğiz. Yanlış gördüğümüze yanlış diyeceğiz. Memleket Partisi’nin tavrı budur. Türkiye’nin belirleyici gücü olacaktır Memleket Partisi” dedi. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya kabulüyle ilgili süreci değerlendirerek konuşmasına başlayan İnce, şunları dile getirdi.

KARŞILIĞINDA NE ALDIK
“Geçmişte Yunanistan NATO’nun askeri kanadından ayrılmıştı. O yıllardaki darbeci Kenan Evren bunun karşılığında hiçbir şey almadan Yunanistan’ın tekrar NATO’ya geri dönüşünün önünü açtı. Bugün de İsveç ve Finlandiya ile ilgili bir tartışma yaşıyoruz. Onların NATO’ya girişleriyle ilgili. Bir ay önce Erdoğan, “Ben başta olduğum sürece bu iki ülke NATO’ya giremez” demişti. Bugün anlıyoruz ki yeşil ışık yakılmış. Bu iş gerçekleşecek. Şimdi sorularımız var. Muhalefetten de tık yok nedense. Burada konuşmayacaksa muhalefet nerede konuşacak. Sorularımız net! Karşılığında ne aldık? Bir, KKTC’yi mi tanıdılar. İki, bu iki devlet terörle ilgili yasal düzenlemeler mi yaptılar? Terör örgütlerini destekleyen dernekler var. Bu dernekleri kapattılar mı? Geri istediğimiz 24 terörist var. Bunları bize iade ettiler mi? Ne yapıldı. PKK’ya silah vermeyeceklerinin garantisini verdiler mi? Parlamentoları mı verdi? Sözlü mü verdiler, hükümetler mi verdi? Kim verdi? Bunların hiçbirini bilmiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı’ndan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak bilgi istiyorum. Memleket Partisi olarak bilgi istiyoruz. Geçen seçimde yarışmış, ikinci olmuş birisi olarak bilgi istiyorum. Her halükârda bilgi istiyorum. Şahsım adına, partim adına, vatandaşlar adına bilgi istiyorum. Bunu kamuoyuna açıklamalısınız. Bir ay önce kabadayılık yapıp bugün niye pes ettiniz. Yoksa seçimler yaklaştı diye üç, beş kuruşa tamah mı ettiniz? Ne yaptınız?”

DİK DUR EĞİLME AMA BU MİLLET SENİNLE DEĞİL
Her gittiği yerde Erdoğan’a, “Dik dur eğilme, bu millet seninle” diye slogan atıyorlardı. Birleşik Arap Emirlikleri’ne dik duramadın. 15 Temmuz’u, terör örgütlerini bunlar finanse ettin dedin. Gittin kucaklaştın. Suudi Arabistan’a katil dedin. Gittin dosyayı teslim ettin. Mısır’a darbeci dedin görüşmenin yollarını arıyorsun. Terör devleti dediğin İsrail ile barıştın. NATO’ya alınmayacaklar dedin bugün önünü açtın. Nasıl eğilmiyorsun sen? Nasıl dik duruş bu? Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ben söylüyorum. Erdoğan dik dur eğilme, bu millet seninle falan değil ama dik dur eğilme. Niye eğiliyorsun?

DEVLET ÇÖKTÜ
20 yılın sonunda devlet çöktü. Devletin gelenekleri, kuralları kalmadı. Anayasa’ya uymayan bir Erdoğan vardı. Erdoğan’ın Anayasa’ya uyması yerine Anayasa’yı Erdoğan’a uydurduk. Yine de devlet çöktü. Türkiye’de artık Merkez Bankası’nın görevini Fiyat İstikrarı Komitesi yapıyor, çocuklarımıza her gün tecavüz ediliyor. Daha dün Yalova’da oldu yeni bir olay. Benim memleketimde. 81 vilayet de benim memleketim ama utanıyorum yani. Derelerimize sahip çıkmadılar. Ovalarımıza sahip çıkmadılar. Madenlerimize sahip çıkmadılar. Çocuklarımıza sahip çıkmıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni görevi fırın işletmeciliği. Fırın işletecekmiş, çocuklar fırıncı olacak, Milli Eğitim Bakanlığı da ekmek satacak. Allah akıl fikir versin bunlara ne diyelim.

FIRINCI MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI
Devletin çöküşüne bakın. TÜİK diye bir kurum yok. TBMM çöktü, artık kararnamelerle yönetiliyor. Sınavlar problem olmaya başlamıştı. Çocuklar taban puanları geçemiyorlar. Çözüme bakın; taban puanları kaldırdılar. Eğitim o kadar çökmüş ki çocuklar taban puanların üstüne çıkamayınca çözüm hemen geliyor. Çözüm basit. Taban puanları kaldıralım. Fırıncı Milli Eğitim Bakanlığı.

DEVLETİ BATIRDI BÜYÜK ŞRİKETLERİ DE BATIRACAK
Yolda kamyoncularla sohbet ettik. Servet ödüyorum diyor depoyu doldurmak için. Herkes bunu konuşuyor bu memlekette. Tekrar altını çizelim. Bir yılda dünyada petrol yüzde 60 artmış. Türkiye’de yüzde 300 artmış. Yüzde 60’ı anlıyoruz, savaş var, pandemiden çıktık. Yüzde 300 ne, arada yüzde 240 fark var. Bu farkın sorumlusu Erdoğan’dır. Dünyada gıda fiyatları yüzde 30 artmış, anladık. Bizde de yüzde 30 artsa sorun yok. Bizde yüzde 92 artmış. Arada 62 fark var. Bu fark Erdoğan’a aittir. Dünya faiz yükseltiyor, biz faiz düşürüyoruz. İktisat bilimiyle inatlaşıyor. Ne uğruna inadı uğruna, kibri uğruna… Şirketleri batıracak şimdi. Büyük şirketleri… Devleti batırdı, büyük şirketleri batıracak.

VERDİK YETKİYİ BULDUK BELAMIZI
İktidarın ders almamak gibi bir huyu var. Ders almıyor. 2022 yılından beri 20 yıldır Marmaris yanıyor. Yangın çıkmayan yıl yok. Geçen yıl orada tüm köyleri gezdim. Yangınların etkisini daha yeni atmıştık üstümüzden. Bu sene yine yanıyor. 5-6 gün yanıyor. Yine seyrediyoruz. Derelerimize siyanür dökülüyor. Seyrediyor hükümet. 2018’de yarıştığımız günlerde dolar 4,60’dı. 16,17,18 geziyor şimdi. Ver yetkiyi gör etkiyi demişti. Verdik yetkiyi bulduk belamızı.

BU İKTİDAR DA BU MUHALEFET DE GİTMELİ
Bu düzeni değiştireceğiz. Bu iktidar mutlaka gitmeli. Ama bu muhalefette gitmeli. Lütfen yandaş yazmayalım. 1 saattir iktidarı eleştiriyorum. Biraz da muhalefeti eleştireyim. Hemen alıp sadece muhalefeti eleştirdiğim kısmı yazmayın lütfen. Güçlendirmiş parlamenter sistem diye millete yalan söylüyorlar. Güçlendirilmiş üye olmadan güçlendirilmiş parlamenter sistem olmaz. Üyeye yetki vermeden, milletvekilini güçlendirmeden parlamenter sistem güçlenmez. Milletvekillerinin hepsini genel başkanlar seçecek. Sonra da güçlendirilmiş parlamenter sistem diyeceksiniz. Geçin bu işleri. Siz güçlendirilmiş genel başkanlarsınız. Gelin örnek alın Memleket Partisi’ni. Cumhurbaşkanı adayını kim seçecek? Üyeler seçecek. Genel başkanı kim seçiyor? Üyeler seçiyor. Kendine güvenen biri varsa çıkar aday olur. Bu kadar basit. Üyeyi güçlendirmeden, meclisi güçlendirmeden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem olmaz. 20 yıldır bir palavrayı dinledik. Yeni bir palavraya ihtiyaç yok. Türkiye’nin üçüncü bir yola ihtiyacı var.

NAMUSLU YAZMAK BOYNUNUZUN BORCU
Niye medya çökmüş durumda biliyor musunuz? Sayın Ümit Özdağ telefon açtı bana. “Hatay’a almıyorlar beni yardıma gelir misin” dedi. Seve seve dedim. Hemen eve gittim, aldım çantamı. Uçak yok. Kara yoluyla gideyim dedim. Bindim arabama Hatay’a gidiyorum. Yolda tweet attım, destek olmaya gidiyorum diye. Bir buçuk saat sonra Sayın Özdağ tekrar ardı. Valilik Hatay’a giriş yasağını kaldırdı. Yasak kalktıysa sorun yoktur. “Ben geri dönüyorum, istersen hiç gelme sen de geri dön” dedi. Olur dedim, ben de geri döndüm. Bunu da duyurdum. Yandaş basının haberini söylüyorum şimdi. “Muharrem İnce Hatay’a gidiyordu yoldan geri döndü.” Bu adilik kusura bakmayın. Bu gazetecilik değil! Gerekçesini neden yazmıyorsun. Böyle iş olmaz. Siyasetçi hırsızlık yaptığında yazmak sizin hakkınız, boynunuzun borcuysa namuslu yazmak da boynunuzun borcu. “Kalem benim elimde istediğim gibi yazarım.” Yazamazsın. Bu kamu görevi. Halka doğru bilgi vermeye mecbursun. Ben nasıl çalmamaya mecbursam sen de doğru bilgi vermeye mecbursun. Hepimiz namuslu olacağız. Sadece siyasetçiler namuslu olacak. Yok öyle bir şey. Gazeteciler de hakimler de polisler de herkes namuslu olacak. Böyle başlık atılmaz.

CUMHURBAŞKANINI 6 PARTİ GENEL BAŞKANI YÖNETECEKMİŞ
Tek adamdan bıktık. Yargıç o, hakim o, polis o, öğretmen, doktor, Merkez Bankası, TÜİK Başkanı o. Şimdi yeni bir moda çıkardılar. Bir cumhurbaşkanı adayı bulacaklar. Ama o cumhurbaşkanını 6 parti genel başkanı yönetecekmiş. Ya Cumhurbaşkanı sizin marabanız mı? Peki söylüyorum size şimdi. Libya Tezkeresi’ne İYİ Parti evet oyu verdi. CHP hayır oyu verdi. Neden hayır oyu verdi onu da anlaşmış değilim. Atatürk’ün partisine Libya Tezkeresi’ne hayır oyu vermek yakışmamıştır. Mavi vatana karşı mısınız siz? Şimdi soruyorum. Bu 6’lı masa, cumhurbaşkanı adayını seçtirmiş olsaydı ne olacaktı? Libya Tezkeresi gelecek. Seneye de Libya Tezkeresi gelecek. İyi Parti’yi mi dinleyecekti Cumhurbaşkanı? CHP’yi mi dinleyecekti? Siz daha bir Libya Tezkeresinde anlaşamamışsınız. Anlaştınız mı PKK mı diyeceksiniz, PEKEKE mi diyeceksiniz? Konuştunuz mu bunları? Dağılırsınız siz ya! Erdoğan’ı yenseniz ne olacak? 6 ay sonra gidersiniz siz. Türkiye’de koalisyonların ortalama süresi 11 aydır. Siz 11 ay bile dayanamazsınız. Türkiye’nin temel meselelerinde görüş birliğine varmanız lazım. Atatürk tartışılmayacak. Anayasa’nın ilk 4 maddesi tartışılmayacak. Terörün her türlüsüyle mücadele edeceğiz. Mavi vatana sahip çıkacağız. Bunları konuşacaksınız. Bunları konuşmadınız mı siz? Ne konuştunuz yemek mi yediniz?

TIPIŞ TIPIŞ OY VERİLECEK BİR ADAY ARIYORLAR
Erdoğan’dan kurtulacağız. Kurtulmalıyız, hiç itirazım yok. Tarımı kim bitirdi? Ekonomiyi 13 sene kim yönetti? Ali Babacan yönetmedi mi? Suriyeliler Davutoğlu’nun döneminde gelmedi mi Türkiye’ye? Bunların sorumlulukları yok mu? Bunlarla mı kurtaracağız şimdi? Ekonominin bu hale gelmesinde Ali Babacan’ın payı yok mu? Devlet Planlama Teşkilatı kuracaklarmış. Kapatılırken altında imzaları yok mu bu arkadaşların? Türkiye’nin yeni bir duruşa ihtiyacı var. Biz bu duruşu gösterdiğimiz için bize operasyon çekiyorlar işte. Çünkü “tıpış tıpış oy verilecek” bir aday arıyorlar. 2014’de tıpış tıpış oy vereceksiniz dedi ya, öyle bir aday arıyorlar. Öyle bir adayı aday yaptıkları gün Memleket Partisi zirve yapacak bunu biliyorlar. Atatürkçülerin partisi Memleket Partisi. Ne yapalım? Memleket Partisi’ni çökertelim. Ne yapalım? Bazılarına milletvekilliği sözü verelim. Göz kırpalım, bir operasyon çekelim. Alayınız gelse bir şey yapamazsınız. Bir tek tuğla bile sökemediniz. Bir tane bile ilçe başkanı istifa etmedi. Türkiye’nin en ilkeli partisi, en dik duruşlu, ne yapacağını bilen bir partiyiz biz. Ne yapacağımızı biliyoruz.

NEDEN CHP VE İYİ PARTİ GENEL BAŞKANI RANDEVU VERMEDİ DİYE SORMUYORSUNUZ?
Tüm siyasi parti genel başkanlarına bir mektup yazdım. Tarım, gıda, beslenme, ekmek, su konularında sıkıntı olacak dedim. Büyük sıkıntılar geliyor. Bunlar daha bir şey değil. Ekmek 10 lira olacak bu gidişle. Bir çözüm önerisi hazırladık. Bütün siyasi partilere dedim ki genel başkanlarınız randevu verirse gelip raporu size sunacağım. Yeniden Refah Partisi’ne gittim. DSP’ye gittim. Büyük Birlik Partisi, Gelecek Partisi, Zafer Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi’ne genel başkanları randevu verdi; gittim dosyayı kendim sundum. İyi Parti ve CHP genel başkanları randevu vermedi. Genel Başkan Yardımcınız gelsin dediler. Tamam dedim, hiç sorun değil. Demek ki ekmek fiyatları arkadaşları ilgilendirmiyormuş ya da benimle görüşmek istemiyorlar. Olabilir, küsmüyoruz, kızmıyoruz. Güvenliğe bırakın sizi görmek istemiyoruz derlerse güvenliğe de bırakırız. Ama yine ahlak yoksunu bazıları. MHP lideriyle ne görüştü, onu ikna etti diye yazdı. Alçaklar, namussuzlar. Böyle konuşmak istemiyorum ama bunlar alçak. 19 partiye mektup yazmışım, MHP’de bunlardan birisi. Gel görüşelim demiş nezaket göstermiş. Dosyayı verdim. MHP ile niye görüştün diyenler; CHP Genel Başkanı, İYİ Parti Genel Başkanı siz niye randevu vermediniz? Ekmek sizin için önemli değil mi diye sormaları lazım? Bahçeliyle neden görüştün diye soru soracağınıza CHP ve İYİ Parti neden randevu vermedi? Sen 4 sene önce cumhurbaşkanı adayıydın. Konuşmak istediğin konu ekmek, gıda, su, hayat pahalılığı. Bunu sorgulamaları lazım. Yarın Erdoğan gel randevu veriyorum derse gitmeyecek miyim? Bal gibi de gideceğim. Ben milletin ekmeğini düşünüyorum.

DOĞRUYA DOĞRU YANLIŞA YANLIŞ
Biz bu kuşatılmışlık, bu kutuplaşma arasında siyah ve beyaz değiliz. Doğru gördüğümüze doğru diyeceğiz. Yanlış gördüğümüze yanlış diyeceğiz. Hükümetin Libya’ya asker göndermesi doğrudur. Destekliyoruz. Hükümetin Suriye politikası yanlıştır. Mültecileri göndereceğiz. Azerbaycan’a destek olmasını doğru buluyoruz ama Norveç’e tek taraflı kimlikle girişi yanlış buluyoruz. İsveç ve Finlandiya konusunda dans etmesini yanlış buluyoruz. Doğruysa doğru, yanlışsa yanlış. Memleket Partisi’nin tavrı budur. Türkiye’nin belirleyici gücü olacaktır Memleket Partisi. Operasyonlar bize vız gelir tırıs gider. Meydanlar açıldığında, otobüsün üstüne çıkıldığında durumun nasıl değişeceğini, tıpış tıpış adaylar karşısında yürekli adaylar olduğunu herkes görecek.

Exit mobile version