İSLAM VE TÜRKİYE ASRI BAŞLIYOR: YA BİSMİLLAH
“Yiğit düştüğü yerden kalkar.”
İslam ve Türklük iki büyük değer ve her ikisi Osmanlı’yı meydana getirir.
Türk ve İslam, Osmanlı’dan ayrılamaz.
Ayrılırsa ne Türk, ne İslam kalır.
Bu iki değerin bir araya geldiğinde, büyük yiğit ve cengaverin meydana geldiğini anlayan İslam ve Türk düşmanları sinsi planlarını bu noktadan kurdular.
Türk’ü İslam’dan ayırmaya ve İslam’ı Türk’ten ayırmaya kalktılar.
Osmanlı’yı yıkıma götüren Jön Türkler ve İttihat Terakki fitnesi ile Lawrens denilen İngiliz Casusun Suudi Arabistan’da başlattığı nifak hareketi, işte “Türk’ü İslam’dan ve İslam’ı Türk’ten ayırmaya yönelik fitne ve nifak hareketleridir.”
Bu Ülkeyi Jön Türkler ve İttihat Terakki yıkmış ve Lawrens gibi casuslar nifak tohumları ekmiştir.
Osmanlı bir yiğit idi.
O yiğit Anadolu’da düştü.
O yiğit tekrar Anadolu’da ayağa kalkıp tüm Dünya’ya hükümran olacaktır. İnşallah.
Osmanlı öyle bir yiğit ki, Oğuz oğlu Günhan oğlu Kayıhan oğlu Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Gazi oğlu Osman oğlu bir yiğittir.
İşte yiğidin özet olarak sülalesi, ailesi ve şeceresi böyledir.
Ve o yiğidin Destanı 1299 yılında Bilecik’in Söğüt ilçesinde başladı. Osmanlı’nın ilk başkenti Söğüt’tür.
İşte Osmanlı, oradan 3 kıta ve 7 denize yayıldı. 36 padişah ile tüm Dünya’ya şan verdi.
ve bu Yiğit maalesef 1908 yılından itibaren fiilen ve 1923 yılında da resmen tarihten silinmek istendi. Ama silinemedi.
O Yiğidi tarihten silmek isteyenler tarihten silinecek. İnşallah.
O yiğit kendisini yere düşürenlere inat düştüğü yerden kalktı. 2023 yılında ayağa kalktı.
Özellikle 2002 yılından itibaren yavaş yavaş düştüğü yerden doğrulmaya başlayan Yiğit, 2023 yılında ayağa kalktı. Elhamdülillah.
Evet, artık bu asır, bu yüzyıl, ondan sonraki asırlar, ondan sonraki yüzyıllar İslam’ın ve Türk’ün olacaktır. Bundan hiçbir şüphem yok. Yeter ki biz sözümüzde duralım. Allah sözünde durur. Allah vaadini gerçekleştirir.
Allah-ü Teala Hazretleri Osmanlı’yı seçti ve hükümran kıldı.
Allah-ü alem, Osmanlı’yı anlatan bir ayeti kerime:
“Ey inananlar, içinizden kim çıkar da dininden dönerse Allah onlara bedel öyle bir kavim getirecektir yakında ki o onları sevecek, onlar da, onu sevecek, inananlara karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı yüce olacak o kavim. Allah yolunda savaşacaklar ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmayacaklar. Bu, Allah’ın lütfu ve inayetidir ki dilediğine verir ve Allah’ın lütfu boldur, o her şeyi bilir.
(Maide Suresi, 54)
Evet, bu ayette bildirilen toplum, kavim ve millet Allah-ü alem Osmanlı’dır ve Türklerdir.
Bu topluluk, bu millet, bu kavim adaleti, doğruluğu ve merhameti, hakkı, hukuku, 600 yıl ayakta tutmuş ve barış sağlamıştır.
İşte Avrupalıların veya Batılıların “pax Ottomana” dedikleri Osmanlı barışı dedikleri durum budur.
Biz bu Osmanlı’nın kendi hakimiyet alanında kurduğu barışını, sağladığı huzur ve istikrarı bugün çok daha iyi anlıyoruz ve özlüyoruz.
Ortadoğu’da sıkıntılar, felaketler, Ortadoğu, tüm Balkanlar’daki ve Kafkaslar’daki karışıklıklar ve sıkıntılar, büyük sorunları ve savaşları gördükçe Osmanlı’yı arıyoruz.
En feci durum Ortadoğu’da İsrail’in kuruluşu. Bir Devlet değil terör oluşumu İsrail, başta Ortadoğu olmak üzere bölgede ve hatta Dünya’da istikrar bırakmamıştır.
Terör oluşumu İsrail, yere düşürülen yiğit Osmanlı’dan sonra kurulmuştur.
Yiğit Osmanlı olsaydı, melun İsrail olur muydu? Elbette olmazdı. Asla olmazdı.
Melun İsrail öyle bir tohum ki, terörist oluşum İsrail öyle bir fitne ki, o fitnenin ortadan kaldırılması ancak yeni bir Osmanlı ile olur.
Yeni bir Osmanlı’ya ve Türk ve İslam Asrı’na karşı olanlar, sakın terörist İsrail güdümlü olmasınlar
Bırakın Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar’ı, tüm Dünya’daki barış ve huzur yeni bir Osmanlı’ya (yani İslam ve Türk Asrına) bağlıdır.
Ancak Osmanlı adaleti ve yönetim tarzı ile tüm Dünya barışı sağlanabilir ve oradan huzur meydana getirebilir.
Osmanlı’yı yıkanlar, İngilizler ve benzeri fitne merkezleri, şunu çok iyi biliyorlardı, Osmanlı gitmeden İsrail gelmez.
Osmanlı gitti, artık bundan sonra Ortadoğu’ya, Balkanlar’a ve Kafkaslar’a barış gelmez. Bakın etrafımıza, her yerde ateş, her yerde savaş var.
Barıştan korkan ve ateşten, savaştan beslenen Avrupalılar, İngilizler ve Fransızlar ve tüm Batılılar ve ABD, Osmanlı’yı istemez.
Savaştan ve ateşten Avrupalılar ve Batılılar yararlanır.
Osmanlı’nın barış ve huzurun teminatı olduğunun farkındaydılar.
Ve onlar ateşi fitneyi yakıp gittiler.
Sonra kendilerini de sanki ateşi, savaşı söndürecek bir konuma getirdiler. Halbuki onlar Ortadoğu’daki, Balkanlar’daki Kafkaslar’daki ateşi söndürmezler. Çünkü orada ateş oldukça orada savaş oldukça, ondan en çok Batılılar yararlanır. Adamlar, silah satarak, bomba satarak ayakta duruyorlar. Ekonomileri silah sanayinden besleniyor.
Osmanlı’nın yeniden kurulması en çok da onları rahatsız eder.
Onlar, bırakın rahatsız olsun.
Biz tekrar Allah’ın izniyle, barış’ı sağlamak, huzuru getirmek, adaleti tesis etmek için ayağa kalkmalıyız.
Yiğit düştüğü yerden kalkar.
Yiğit Anadolu’da düştü.
Biz Kutlu Birlik ve Kutlu Dirlik ile adeta Osmanlı’nın tekrar dirilişini sağlamalıyız.
Buna mecburuz. Osmanlı’yı tekrar kurmak zorundayız.
Osmanlı hangi taktiği izlediyse Osmanlı hangi sistemi getirdiyse, o taktik ve sistem üzerine hareket etmeliyiz.
Yani ben “İslam ve Türk Asrı” derken (ya da İslam ve Türkiye Asrı derken) esasında Osmanlı Asrı’ndan bahsediyorum Tekrar Osmanlı Asrı’nın meydana getirilmesini arzuluyorum
Bunun için elinimizden geleni yapacağız. Yılmayacağız ve yıkılmayacağız ve direneceğiz.
“Yeni bir Diriliş” mi diyelim bunun adına “Yeni bir Şahlanış” mı, Yeni bir Ayağa kalkış mı? Ne dersek diyelim? Ama biz Osman’lıyı yeniden tesis etmeliyiz.
Osmanlıyı Anadolu’dan tekrar filiz veren bir ağaçmış gibi, küllerinden doğan bir Anka Kuşu gibi, yeniden canlanan bir devlet gibi kurmalıyız.
Ulu Çınar Osmanlı tekrar gür bir şekilde yeşerecek. Tekrar yalnız üç kıtada, yedi denizde değil elbette tüm kıtalarda, tüm denizlerde hükümran olacaktır.
Şeyh Muhyiddin Arabi Hazretlerine atfedilen bir söz var: “Osmanlıdan sonra 100 yıl duraklama olacak. Ama ondan sonra kurulacak Devlet 10 Osmanlı gücünde olacak” ya da “Osmanlıdan sonra kurulan devlet 100 yıl sonra, Osmanlının 10 katı daha güçlü olacaktır.”
Bu sözü Hazreti Şeyh söylememiş olsa da biz dua ile temenni ediyoruz.
Evet, yeni bir Osmanlı kurulacak ve Osmanlı’dan daha kuvvetli olacak. İnşallah.
Bizler, bir yiğit olarak, Müslümanlar ve Türkler olarak, Sevgili Peygamberimiz Efendimiz Hazreti Muhammed’in Ümmeti olarak düştüğümüz yerden kalkıyoruz.
Düştüğümüz yer Türkiye. Türkiye’den ayağa kalkıyoruz, Allah’ın izniyle.
Zafer yakındır ve bizimdir.
1923’ten 2023’e kadar bir yüz yıl geçti.
2023 yılı Allah’ın izniyle bir milat ve bir başlangıç.
Son sözü Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine bırakıyorum:
“Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır! “Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır!”
Vesselam.
Ahmet SANDAL