Bakınız, daha dün başlamış gibi görünen 2023 yılının ortasındayız.
Haziran ayının da ortasındayız.
İstesek de, İstemesek de geçiyor hayat.
Ortasındayız şimdi.
Bir yılın ortasındayız.
Ömrünün ortasında olduğunu sanan bir şair, ortasında değilmiş meğer.
Cahit Sıtkı Tarancı’dan bahsediyorum.
Şöyle sesleniyordu, bir şiirinde:
“Yaş otuz beş, yolun yarısı eder; Dante gibi ortasındayız ömrün.”
Otuz Beş Yaş” şiirinde böyle seslenen Şair, 70 yaşına kadar yaşayacağını tahmin eden Şair, 46 yaşında vefat etmiştir.
O şiirin ilk kısmı şöyle:
“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.”
Şiir acı bir gerçeğe işaret ediyor. Bu şiirde bu acı gerçek yanında Dante de dikkat çekiyor.
Çoğu kimse gibi ben de “Dante gibi” sözündeki kastı merak etmişimdir.
Dante Alighieri, 1265 yılında doğan ve 1321 yılında ölen bir İtalyan yazar ve düşünürdür. 56 yıl yaşamıştır.
Dante denilen Yazar, insanlar ortalama 70 yaşar mı dedi? Bilmiyoruz.
Kimin ne kadar yaşayacağını ancak Allah bilir.
Kimi insan uzun yaşar, kimi insan kısa yaşar. Kimisi de orta yaş denilecek bir yaşta vefat eder.
Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) ömrü 63 yıl sürmüştür. Tabi bu ömür Miladi, yani güneş yılı açısından değil Hicri, yani kameri takvim açısından böyledir. Sevgili Peygamber Efendimiz Miladi takvime göre 61 yaşında vefat etmiştir. Ancak kameri, Hicri takvime göre 63 yıl yaşamıştır.
Kainatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz Miladi 571 yılında doğmuş, 632 yılında vefat etmiştir. Bu durumda 61 yaşında vefat ettiği açık ve net bir bilgidir.
Ancak bizim bu takvime (Miladi’ye) göre değil Hicri takvime göre düşünmemiz gerekir. Zira, “Sevgili Peygamber Efendimize (asm) Kuran-ı Kerim 23 yıl boyunca indirildi” diye bilgi mevcuttur. 40 yaşında risalet ile görevlendirilen ve 23 yıl kendisine Kur’an ayetleri inzal olunan Peygamberimizin Miladi bakımdan 61 yaşında vefat etmiş olmasını değil Hicri (kameri) bakımdan 63 yaşında vefat ettiğini dikkate almak gerekir.
Kameri yıl, şemsi yıla kıyaslanacak olursa, yaklaşık 33 senede bir yıl fark meydana gelmektedir. Zira kameri yıl, şemsi seneden yaklaşık on, on bir gün eksiktir.
Aradaki bu farkları dikkate alacak olursak, Peygamber Efendimiz Hazretlerinin (asm) yaşı, ay yılına göre 63’ü bulur ve hesap doğru çıkar.
Demek ki, Kur’an’ın 23 yılda inmesi, güneş yılına göre değil ay yılına göredir.
Güneş yılına göre ise, Sevgili Peygamberimiz (asm) 61 yaşında ahirete irtihal eylemiştir.
Günümüzün ölçülerine göre düşündüğümüzde Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) orta yaşlarda vefat ettiği çok açıktır.
Orta yaşlarda, geç yaşlarda, hatta erken yaşlarda vefat etmiş olmak mühim değil. Mühim olan, büyük ve ebedi eserler ve kalıcı hizmetler bırakmak, sonsuza dek unutulmayacak isim olarak hafızalarda yer almak ve yüreklerde her daim sevgi ile yer edinmektir.
Bunu tüm Peygamberler gibi Sevgili Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed gerçekleştirmiştir. Elhamdülillah.
Yazımızın başlığı, “istesen de, istemesen de hayat bitecek” şeklinde ya, bu yazıda maksat, hayatın, ömrün “son sürat aktığını” anlatmak ya, esasında, bu çok da önemli değil.
Önemli olan, ömrünü nasıl değerlendirdiğindir.
Ömrün, hayatın bomboş ise, bin yıl yaşasan ne yazar? “Selde sürüklenen bir kütük” gibi bir hayatın var ise, aval aval bir oraya, bir buraya bakıyorsan, hedefsiz bir şekilde bir o kahve köşesinde, bir bu kahve köşesinde ömür tüketiyorsan, “vur patlasın, çal oynasın” gününü gün ediyorsan, bin yıl yaşasan da sana kalan hüsrandır.
Ömür bitecek. Hayat sona erecek. Bundan kaçış yok.
Hatta son sürat hızla akıp gidecek bu hayat.
Gel bu gerçeği anla.
Peygamberleri örnek al. En başta da Sevgili Peygamber Efendimizi (asm) örnek al. Sonra Evliya zatları, Allah dostlarını örnek al. Sonra Salih Alimleri örnek al. Allah yolunda Hakk’ı haykıran ve Hakk’a çağıran Şairleri, Yazarları örnek al.
Bunların yolunda ve aynı doğrultuda yürü. Böylece hüsrana uğramazsın. Böylece pişman olmazsın.
Yoksa pişman olursun. Hiç bitmeyecek sandığın hayat biter, ömür tükenir.
Bir bakmışsın yaşlanmışsın, bir bakmışsın hasta olmuşsun, bir bakmışsın kaza geçirmişsin ve hayatın sonunda olduğun gerçeği ile yüz yüze gelmişsin. Bu gerçek ile herkes, her canlı yüz yüze gelecek. Bundan kaçış yok.
Evet, iki şekilde bu gerçek ile karşı karşıya gelir her insan.
1-Hazırlıklıdır. Yani Sırat-ı Müstakim üzere dosdoğru bir hayat yaşamıştır. İyilik ve doğruluk üzere bir hayatı tercih etmiş, her daim iman ve ibadet üzere olmuştur.
2-Hazırlıksızdır. Eğri-büğrü bir hayat yaşamıştır. Hep kötülük ve zarar üzere bir yolda gitmiştir. İmandan ve ibadetten bihaberdir.
Vallahi, birinci kısımda yer alıyorsan, ne kadar yaşadığının hiç bir önemi yok. Kurtuldun.
Vallahi, ikinci kısımda yer alıyorsan, ne kadar yaşadığının yine hiç bir önemi yok. Yandın.
Vardığımız sonuç şu: “Ne kadar yaşadığının hiçbir önemi yok, nasıl yaşadığının önemi var.”
Tabi, inanan bir insansan ve salih amel işliyorsan Allah sana uzun ömürler versin. Bu durumda uzun ömür istenir. 100 yıl yaşa, 101 yıl yaşa ve 102 yıl yaşa istenir. Hicri 102 yıl yaşarsan, Miladi takvime göre 99 yıl yaşarsın. Eyvallah
Yazımı bir sure, bir hadis-i şerif ve bir bilge kişi sözü ile noktalıyorum. En sonda bir dua var.
“Asra yemin ederim ki, İnsan gerçekten ziyandadır. Ancak iman edip Dünya ve Ahiret için yararlı işler yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve sabrı tavsiye edenler başkadır.” (Asr Suresi)
«İnsanların en hayırlısı, ömrü uzun, ameli güzel olandır.» (Hadis-i Şerif)
“Hayat, inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur.” (Bilge Kişi Aliya İzzetbegoviç)
“Ey Yüce Rabbim, iman ve ibadet ile birlikte her daim salih amel ve Hakkı, Sabrı tavsiye etmeyi ve uzun, yararlı ve hayırlı bir ömür yaşamayı bizlere ve tüm sevdiklerimize nasip eyle.” (Amin)
Vesselam.
Ahmet Sandal