Mahir Ünal, “Gerçeklik sonrası bir çağda yaşıyoruz artık”

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı Medya ve Tanıtım Başkanı Mahir Ünal, katıldığı bir televizyon programında gerçeklik dışı bir çağda yaşandığını ifade ederek, 5. kol faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu. Beyaz Tv’ de Pınar Işık Ardor’un sunduğu 7.GÜN programına konuk olan Mahir Ünal, şunları kaydetti: “Türkiye’nin meselelerini değerlendirirken Türkiye’yi içinde yaşadığımız eko sistemden […]

Mahir Ünal, “Gerçeklik sonrası bir çağda yaşıyoruz artık”

Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Genel Başkan Yardımcısı Medya ve Tanıtım Başkanı Mahir Ünal, katıldığı bir televizyon programında gerçeklik dışı bir çağda yaşandığını ifade ederek, 5. kol faaliyetleri hakkında açıklamalarda bulundu.

Beyaz Tv’ de Pınar Işık Ardor’un sunduğu 7.GÜN programına konuk olan Mahir Ünal, şunları kaydetti: “Türkiye’nin meselelerini değerlendirirken Türkiye’yi içinde yaşadığımız eko sistemden bağımsız okursak yanlış yaparız. O yüzden Türkiye dünyadan okumak gerekiyor. Yani dünyada ne oluyor bölgemizde ne oluyor ve aslında Türkiye neyin mücadelesini veriyor? Artık her şeyin hızla aktığı iletişim çağında bazı şeyleri unutuyoruz. Yani Türkiye’nin bölgesinde özellikle 2011’den itibaren yaşanan sınır güvenliği, toprak bütünlüğü, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Kuzey Afrika’da yaşananlar Mısır’da yaşanan darbe ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de verdiği mücadele, Türkiye’nin hem mavi vatandaki haklarını korumak için verdiği mücadele, hem sınır güvenliğini ve toprak bütünlüğünü sağlamak için verdiği mücadele ve 40 yıldan beri de terörle mücadelesi ve Türkiye’nin güvenlik kaygısının Türkiye’nin müttefikleri anlamak zorundadır. Biz Amerika’ya ve Avrupa birliğine ısrarla şunu söylüyoruz. Diyoruz ki, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlamak durumundasın. Biz bir NATO müttefiki olarak aynı zamanda NATO’nun Güney sınırlarını koruyoruz. Yani Türkiye’nin Suriye sınırı, Irak sınırı yaklaşık 1350 kilometrelik sınır aslında NATO’nun Güney sınırlarını oluşturuyor. Ve biz NATO’nun en büyük müttefiklerinden bir tanesiyiz. Ama biz hava savunma sistemi istediğimizde bize ne cevap verdiler. Biz bunlardan patriot istemedik mi istedik. Biz bunu Amerika’yla beraber yapmak istedik mi istedik. İşte özellikle Suriye’deki krizle beraber Türkiye’ye, Hollanda’dan, Almanya’dan hava savunma sistemleri geldi. Sonra bunlar bir kısmını söktü götürdüler. Hatta saldırıların en sıcak olduğu zaman, üstelik çok yeni Türkiye’nin Hatay’da terör örgütü PYD-YPG Türkiye’ye saldırırken insanlarımız hayatını kaybederken. Herhangi bir şekilde bizim müttefiklerimiz Türkiye’nin güvenliğiyle ilgili bizim kaygılarımızı paylaşmadılar, kaygılarımızı paylaşmadıkları gibi. Maalesef Suriye’de terör örgütüne binlerce tır silah yardımı yaptılar. O yüzden biz onlara şunu söylüyoruz, diyoruz ki; dün özellikle Cumhurbaşkanımız bunu çok açık ve net bir şekilde söyledi; ‘Biz sizinle masada eşit şartlarda oturmak ve müzakere etmek istiyoruz, biz sizinle masaya oturduğumuzda siz bize terörle mücadele etme, Mavi Vatan’daki haklarından vazgeç.’ PKK terör örgütüyle bu durumun verdiği mücadelede maalesef ve Türkiye’nin mücadelesine anlamak yerine Türkiye’nin şehirlerinde özerklik ilan edilirken sokaklarımız hendeklere dönüştürülürken, bizim şehirlerimize terör örgütü el yapımı patlayıcılar yerleştirirken, eğer bizim müttefiklerimiz Türkiye’nin yanında değil terör örgütünden yana açıklamalar yapıyorsa, biz diyoruz ki; bu böyle olmaz biz böyle bir müttefikliği kabul etmiyoruz. Şimdi katsa yaptırımlarının bir özelliği daha var. İlk defa Amerika bir NATO müttefikine bu kat yasağı yaptırımlarına uyguluyor. Şimdi biz hiçbir şekilde ABD’ye karşı uluslararası sorumluluklarımızı yerine getirmemezlik yapmadık. Biz bir NATO müttefiki olarak NATO’nun bize yüklediği bütün sorumlulukları yerine getirdik. Biz uluslararası anlaşmaların bize yüklediği bütün sorumlulukları yerine getirdik. Biz Avrupa birliğiyle yaptığımız bütün anlaşmaların sorumluluklarını yerine getirdik. 2004’de başlayan ABD müzakere sürecinde yer verin müzakereye devam edelim. Ama müzakere sürecini bize karşı bir yaptırım olarak maalesef kullanmayı seçtiler. Şimdi dün Borel’in bir açıklaması vardı. Biz Türkiye’ye elimizi uzatıyoruz. Bu güzel bir gelişme, Türkiye’ye ellerini uzatmaları güzel bir gelişme, Türkiye kendisine uzatılan eli geri çevirmez” dedi.

Garip bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıya olduklarını dile getiren Ünal, konuşmasının devamında ise, “Biz Türkiye’nin güvenliğini sağlamak durumundayız. Türkiye’nin bir hava savunma sisteminin olması gerekiyor. Türkiye bir İskandinav ülkesi değil. Türkiye adeta ateşin ve çatışmanın sürekli devam ettiği bir bölgede. Kendi toprak bütünlüğünü sınır güvenliğini kamu düzenini koruması gereken bir ülke. Türkiye’nin sadece katsa yaptırımları ve dış politikada yaşadığı bu mücadelesinde muhalefetinin aldığı tavır tarihe bir yüzkarası olarak geçecek. Şöyle ki, Türkiye’nin yararına olan hiçbir konuda Türkiye’nin yanında durmayan, Doğu Akdeniz’de Yunan tezlerini savunan, Libya’da Hafter’ı savunan, Suriye’de Esed’i savunan,  katsa yaptırımları çerçevesinde Biden’i ve ABD’yi yaptırımları uygulamaya çağıran tuhaf garip bir muhalefet anlayışıyla karşı karşıyayız. Milletimizin bize verdiği emanetin bir gereği olarak geri adım atmak gibi bir durumunuz söz konusu değil. Asıl üzücü olan muhalefetin Biden’in iç politikaya dönük verdiği bir mesajdan umutlanarak Amerika’dan demokrasi dilenmesi, yardım dilenmesi. Türkiye’yi ve Erdoğan’ı Amerika’ya şikayet etmesi. Türk siyaseti Türk demokrasisi adına son derece üzüntü vericidir. Dediğim gibi tarihe eder bunların siyasi tarihinde karanlık bir leke olarak bu geçecek” ifadelerine yer verdi.

Ünal, konuşmasını devamında ise, şunları söyledi: “Seçimlerde bütün dünyada Hollanda’ya bakıyorsunuz, Avusturya’ya bakıyorsunuz, Almanya’ya bakıyorsunuz, Amerika’ya bakıyorsunuz seçimlerde seçim malzemesi olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve Türkiye’yi seçim malzemesi olarak kullanıyorlar. FETÖ’cüler bundan umutlanıyorlar. Ama büyük bir hayal kırıklığı yaşayacaklar, çünkü uluslararası ilişkiler son derece rasyoneldir.

Eğer Türkiye bu anlamda güçlü bir devlet aklıyla, Türkiye’nin yararlarını koruyarak hem müzakerelerin hem diplomasisine devam edecek. Burada yine Biden’in başkan olması yada Trump’ın başkan olması Türkiye’nin dış politikasında ve Türkiye’nin iç dış politikasında yürüttüğü stratejide herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Biz siyasetimizi bu muhalefette kibirlerinin yaptığı gibi dış faktörlere bağlamıyoruz. Biz siyasetimizi bizzat milletimizin talepleri, hassasiyetleri yararı ve Türkiye’nin ali çıkarlarına bağlıyoruz.

Biz Amerika’ya, Avrupa’ya ve diğer bölge ülkelerine de şunu söylüyoruz gelin masada meseleleri müzakere edelim. Bakın Cumhurbaşkanımız Bakü’de bir şey söyledi bu çok kıymetliydi. Dedi ki, ‘gelin altılı platform oluşturalım. Rusya, İran, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan Türkiye’nin oluşturduğu altılı bir platform oluşturalım.’ Ermenistan’a kapıları açma sözü verdi ve bunu Bakü de söyledi.

Şimdi bu Türkiye’nin özgüvenini gösteriyor. Eğer meselelerin rasyonel bir zeminde makul ve diplomasiye ve müzakerelere fırsat vererek, sorun çözme isteğini Türkiye’nin ortaya koyuyor. Eğer biz Ermenistan’a kapıları açmayı teklif ediyorsak. Biz müttefiklerimizle zaten görüşmelere hazırız, yeter ki müttefiklerimiz bizim haklarımızı korumak ve güvenlikle ilgili kaygılarımıza saygı duymak noktasında olsunlar.

Türkiye’nin bir gündemi var ve AK Parti olarak biz bu gündemi sabit tutuyoruz. Yani bir hizmet gündemi var. Daha dün Cumhurbaşkanımız Kuzey Marmara otoyolun açılışını yaptı. Özellikle pandemi döneminde 6 tane büyük şehir hastanesinin açılışını yaparak Türkiye’nin sağlık altyapısına, ulaşım altyapısını, eğitim altyapısını kurarak yoluna devam ediyor.

Yani bugün muhalefetin içinde bulunduğu siyasetsizlik artık kronik bir hastalığa dönüşmüş durumda. Bir siyaseti konuşmuyoruz bir psikopatoloji konuşuyoruz. 5. kol faaliyeti nedir? 5. kol faaliyeti Dışarda ülkenize dönük saldırıların içeride sözcülüğünü yürüten etkin ajanları 5. kol faaliyetidir. Eğer bir partinin Cumhuriyet Halk Partisi’nin dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı çıkıp diyorsa ki, Türkiye Azerbaycan’a cihadistleri götürmüştür diyorsa ve bu tezi içerden seslendirerek Türkiye’yi uluslararası alanda dış politikada içinden çıkılmaz bir duruma, sürüklemek adına bir çalışma yürütüyorsa, bunun adı 5. kol faaliyetidir. Oradaki insanlara götürülen yardımları Türkiye Suriye’ye silah yardımı yapıyor diyerek Türkiye’deki mevcut seçilmiş hükümeti Lahey’de yargılatmak için medya ve siyaset eliyle propaganda yürütüyorsanız bunun adı 5. kol faaliyeti.

FETÖ’nün uluslararası alanda Türkiye karşıtı kullandığı bütün dil ve söylemleri içerde birebir kullanıyor kiminle beraber kullanıyor HDP’yle beraber kullanıyor. Sizin bu kullandığınız dili Türkiye karşıtı mihraklar kullanıyor, FETÖ kullanıyor, PKK kullanıyor, DEAŞ kullanıyor.

Bir kavram biliyorsunuz oluşturuldu. Buna gerçeklik sonrası diyorlar bu kavrama. Şimdi gerçeklik sonrası bir çağda yaşıyoruz artık. Şimdi gerçekle kurgusal olan yani gerçekle yalan arasındaki bağın koptu gerçeklik sonrası çağda oluşturulan sahte gerçeklikleri konuşuyoruz. Nasılsa tek gerçeklik inşa ediliyor. Şimdi karşımızda Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde taciz ve tecavüz olmadığına CHP’lileri inandırmaya çalışan Ama külliyede rakı içildiğine CHP’lileri inandırmaya çalışan insanlarla karşı karşıyayız yani. Sahte gerçeklik dediğimiz şeyi, olmayan bir şeyi, sürekli tekrar ederek. Şimdi bakıyorsun Tank Palet Fabrikası tekrar ediliyor. Tekrar siz açıklıyorsunuz diyorsunuz ki tank palet fabrikası üretmek için yapılmış olan bu fabrika. Satılmadı diyoruz ısrarla, satıldı, satıldı, satıldı, satıldı. İşte Kürtçe Mevlüt ve okutanlar da tutuklandı, tutuklandı, tutuklandı tekrar ederek sahte gerçeklik inşa ediyor. İşte özellikle FETÖ’cülerin önümüzdeki süreçte hapishanelerde oluşturmak istediği bir hareketlenme ve hapishaneler üzerinden yapmak istediği belli provokasyonların ilk işaret fişeğidir bu.

Bir yalanı sistematik ve bilinçli olarak sürekli söylüyor, çünkü ona inanan bir kitle olduğunu düşünüyor. Ve ona inanan kitleye tahkim etmek, o kitleyle beraber bir nefreti bir öfkeyi inşa etmek ve o kitlenin hareketliliği üzerinden içerde bir istikrarsızlaştırma oluşturmak işte 5. kol faaliyeti dediğimiz tam olarak budur.

Israrla cezaevleriyle ilgili yalanları tekrar ediyor, HDP’nin tekrar ettiği yalanlarla sistematik olarak FETÖ’cüler sosyal medyada tekrar ediyorlar. Her detayların ve FETÖ’cülerin tekrar ettiği yalanları sistematik olarak CHP’liler tekrar ediyor. Söylem analizlerini de biz bunları çok net ve açık olarak görüyoruz. Peki bu 5. kol faaliyeti değil de nedir? Biz Türkiye’nin uluslararası alanda çıkarlarını korumak Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de, Mavi Vatan’da haklarını korumaya çalışırken biz Türkiye’nin Suriye’de toprak bütünlüğü ve sınır güvenliğini korumaya çalışırken biz Libya’da, diğer taraftan Azerbaycan’da, Kafkaslardan yani her yerde Türkiye’nin mücadelesini verirken, içerde Türkiye’nin özellikle pandemi sürecinin sorunsuz bir şekilde atlatması yönünde büyük bir mücadele verirken bunlar ne yapıyorlar? Bunlar tam da 5. kol faaliyeti yürütüyorlar.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı milyonlarca liralık deniz taşımacılığı yapan İzdeniz’in başına kim getirdi biliyor musun? Şoförünü getirdi. Dolayısıyla bunların ne yaptığını biz görüyoruz, millette görüyor. Bunların yaptıkları siyaset değil, siyaset böyle yapılmaz, siyaset milletle yapılır, millet adına yapılır. Siyaset millet adına yapıldığı için milli ve yerli bir şeydir. Siyaset yani toplumsal talepleri toplumsal ihtiyaçları toplumsal hassasiyetleri milletin değerlerini inançlarını bir siyasiyi dil ve üslup haline ilke haline getirirsiniz ve siyaset yaparsın.

2010 bir kaset operasyonuyla Deniz Baykal’ın Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığından uzaklaştırılması ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkan yapılmasıyla beraber Türkiye’de siyaset makas değiştirdi. Kemal Kılıçdaroğlu bilinçli ve sistematik olarak siyaseti kurumlar, yargı meşru değil, ordu meşru değil, sanatçı yalaka, ondan sonra gazeteci yandaş işte sarayın polisi, sarayın yargısı bu devletin itibarlı bütün kurumlarını gayrimeşru ilan etti ve bu ülkenin hakimlerine bu ülkenin savcılarını bu ülkenin mahkemelerine gayrimeşru ilan etti. Bu ülkenin hakim ve savcıları hapiste dedi. Bu ülkenin onurlu hakim ve savcılar hapiste değil hapiste olanlar FETÖ’cüler. Bu ülkenin kendilerine verdiği imkanları devleti ve milleti için kullanmamış bu milletin kendine verdiği imkanları FETÖ’nün Pensilvanya’nın emrine sunmuş, devletinden milletinden emir almak yerine Pensilvanya’dan emir almış kişiler şuanda hapiste onlara asker demek onurlu askerlerimize hakarettir. Onlara hakim ve savcı demek, onurlu hakim ve savcılarımıza hakarettir. Bunu kim yapıyor bunu Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yaptı. O yüzden bunun adı da kusura bakmasınlar 5. kol faaliyeti.”

Exit mobile version