Öztunç; Paris İklim Anlaşması Tamam Da, Filtresiz Santraller Ne Olacak?

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, TBMM Çevre Komisyonu’nda önemli değerlendirmeler bulundu. “Bir yandan Paris İklim Sözleşmesi bir yandan termik santraller. Bir çelişki olmayacak mı burada?” ifadelerini kullanan Öztunç, anlaşmanın kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirterek, doğaya ve bölge halkına büyük zararları dokunan Afşin-Elbistan Termik Santrali’nin […]

Öztunç; Paris İklim Anlaşması Tamam Da, Filtresiz Santraller Ne Olacak?

Cumhuriyet Halk Partisi(CHP) Doğa Hakları ve Çevreden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç, TBMM Çevre Komisyonu’nda önemli değerlendirmeler bulundu. “Bir yandan Paris İklim Sözleşmesi bir yandan termik santraller. Bir çelişki olmayacak mı burada?” ifadelerini kullanan Öztunç, anlaşmanın kağıt üzerinde kalmaması gerektiğini belirterek, doğaya ve bölge halkına büyük zararları dokunan Afşin-Elbistan Termik Santrali’nin filtresiz çalıştırıldığını hatırlattı.

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı imzalamasının üzerinden geçen 5 yılın sonunda, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen ay New York’taki BM Genel Kurulu’nda yaptığı açıklamayla anlaşmaya onay kararı alındığı duyurulmuştu. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasına dair yasa teklifi de 1 Ekim’de TBMM’ye sunuldu.

5 Ekim’de gerçekleşen Çevre Komisyonu’nda konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Ali Öztunç, anlaşma ve mevcut uygulamalar arasındaki büyük farklara dikkat çekti.

Afşin-Elbistan Termik Santrali’nin hala filtresiz çalıştırıldığının altını çizen Öztunç, “Peki, bu anlaşma Meclisin onayından geçtikten sonra her şey bitecek mi? Kâğıt üstünde evet, Türkiye onaylamış olacak. Gerçekte? Mesela, ben merak ediyorum, Sayın Başkan, size ve Hükûmetin değerli temsilcisine soruyorum: Termik santraller kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Filtresiz çalıştırılan Afşin-Elbistan Termik Santrali ne olacak?” dedi.

ÖZTUNÇ’UN AÇIKLAMALARI ŞU ŞEKİLDE OLDU;

“BEŞ YILIMIZ BOŞA GİTTİ, GERÇEĞİ SİZ DE BİLİYORSUNUZ BİZ DE”

Birkaç hususa da dikkat çekeceğim.   Birincisi, Cumhuriyet Halk Partisi olarak olumlu bakıyoruz. Paris İklim Sözleşmesi’nin uygulanması için bugün burada bulunmanın doğru olduğunu düşünüyoruz. Evet, gecikme olmuştur, beş yıllık bir gecikme vardır. Sayın Başkana göre her şey zamanında, ULUSOY firmasının -tabii, Trabzonlu olunca ULUSOY’ları unutamıyor- arkasındaki yazıda “Her şey zamanında” diyor ama beş yıllık bir gecikme zamanı geciktirdi Sayın Başkan; maalesef, beş yılımız boşa gitti. Belki bir yıl, iki yıl tartışmalar yapılabilirdi, belki değerlendirmeler yapılabilirdi ama beş yıllık bir gecikmenin aslında her şeyin zamanında yapılması için değil de başka bir amaçla yaşandığını siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz.

“ÇEVRE POLİTİKAMIZ CİDDİ ANLAMDA ZAYIF”

    Sayın Başkanım, Türkiye, cumhuriyet tarihinden bu yana çevre konusunda en zayıf dönemini yaşıyor -Sayın Birpınar kusura bakmasın- maalesef en zayıf dönemimizi yaşıyoruz. Çevre politikamız ciddi anlamda zayıf bir politika hâlinde.

“HES’LERE, VAHŞİ MADENCİLİĞE İZİN VERİLİYOR, SİYANÜRLE ALTIN AYRIŞTIRILIYOR, TERMİK SANTRALLER HALA FİLTRESİZ”

    Bakın, bugün “İklim krizi var.” diye konuşuluyor, Paris İklim Sözleşmesi getiriliyor. Peki, iklim krizi var ama hâlâ HES’lere izin verilmeye devam ediliyor Sayın Bakan, hâlâ vahşi madenciliğe izin veriliyor, kömürlü termik santraller hâlâ filtresiz çalıştırılıyor Türkiye’de. Benim seçim bölgem Kahramanmaraş’ta Afşin-Elbistan Termik Santrali -birazdan değineceğim- maalesef hâlâ filtresiz çalıştırılıyor; insanların tepesinden aşağıya kül yağıyor, zehir yağıyor. Siyanürle altın ayrıştırma işi hâlâ devam ediyor, yoğun bir şekilde devam ediyor.

“ÖNCE YEŞİL ALAN OLACAK DENDİ, SONRA BETONA İZİN VERİLDİ”

    Yeşil alanlara beton yapılma işi hâlâ sürüyor. Daha birkaç gün önce İstanbul Ataşehir’deki İETT otobüsler durağı ve hal bölgesi, İstanbul Ataşehir’deki hal bölgesi… Sayın Erdoğan, Sayın AK PARTİ Genel Başkanı, daha önce bir mitinginde yaptığı açıklamada “Burası yeşil alan olacak, millet bahçesi olacak, 300 dönümlük millet bahçesi olacak.” diye miting alanında kendisi söylemişti, müjde olarak vermişti ama şimdi aynı Erdoğan, izin verdi; buraya ticaret alanları yapılacak, apartmanlar dikilecek.

“PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR, İSİM İSİM SÖYLERİZ”

    Marmaris’te Kumlubük, Didim’de, Çeşme’de, pek çok yerde koylar, orman alanları, yeşillik alanlar beş yıldızlı otellere, villalara tahsis ediliyor; bizim “5’li çete.” dediğimiz müteahhitlere veriliyor. Size isim isim yerleri söyleyebiliriz, isim isim! Peşkeş çekiliyor şu anda; yazıktır günahtır!

“TERMİK SANTRALLER KAPATILACAK MI? FİLTRESİZ ÇALIŞTIRILAN AFŞİN-ELBİSTAN TERMİK SANTRALİ NE OLACAK?”

    Peki, bu anlaşma Meclisin onayından geçtikten sonra her şey bitecek mi? Kâğıt üstünde evet, Türkiye onaylamış olacak. Gerçekte? Mesela, ben merak ediyorum, Sayın Başkan, size ve Hükûmetin değerli temsilcisine soruyorum: Termik santraller kapatılacak mı, kapatılmayacak mı? Filtresiz çalıştırılan Afşin-Elbistan Termik Santrali ne olacak?

“ERDOĞAN ‘BEN BUNA İZİN VERMEYECEĞİM’ DEDİ, ALKIŞLADIK, 6 AY SONRA FİLTRESİZ ÇALIŞTIRILMAYA DEVAM ETTİ!”

Sayın Cumhurbaşkanı, 2020 yılında dedi ki: “Rant mı, halk mı? Ben halktan yanayım.” doğru bir şey yaptı, ben de teşekkür ettim o dönem kendisine. Dedi ki: “Ben bu santrallerin filtresiz çalıştırmasına izin vermeyeceğim.” Bütün muhalefetimize, toplumsal baskılar sonrasında yapılan birtakım temaslar, burada söylemeyeceğim temaslar sonrasında Sayın Erdoğan “Ben buna izin vermeyeceğim.” dedi, teşekkür ettik, alkışladık ama altı ay geçti, termik santrallerin filtresiz çalıştırılmasına devam edilmeye başlandı, Bakanlık geçici ruhsatlandırma verdi. Elektrik ihtiyacı olduğu için mi, enerji ihtiyacı olduğu için mi? Hayır, o firmaların lobisi çok güçlü olduğu için oldu bu.

“BİR YANDAN PARİS İKLİM ANLAŞMASI, BİR YANDAN TERMİK SANTRALLER”

    Şimdi, Afşin-Elbistan’da filtresiz bir santral çalışıyor, filtre yapıldığı iddia ediliyor. Biz Kahramanmaraş milletvekilleri, AK PARTİ milletvekilleri dâhil gittik, bize brifing verdiler “1’inci ayın birinde 1’inde bitecek.” dediler. 3’üncü ayın 1’i, 6’ncı ayın 1’i, 9’uncu ayın 1’i; her üç ayda bir erteleye erteleye mümkün değil bitmeyecek de bu filtre ama çalışmaya devam ediyor.

    Sayın Birpınar, bu sözleşme uygulamaya başlayınca… Ben sizin gönlünüzden oranın çalıştırılmaması gerektiğinin geçtiğini çok iyi biliyorum çünkü sizin hassasiyetinizin olduğunu da biliyorum, bu yüzden size teşekkür de ediyorum ama Enerji Bakanlığının gönlünden böyle bir şey geçmiyor. O santral çalışmaya devam edecek mi, etmeyecek mi? Bir çelişki olmayacak mı burada? Bir yandan Paris İklim Sözleşmesi bir yandan termik santraller.

“ERDOĞAN 3 MİLYAR DOLARI DUYDU, YEŞİLE SEVDALANDI”

    Eğer biz bu sözleşmeyi, anlaşmayı Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylarsak bir miktar para gelecek mi? Evet, gelecek. Bizim derdimiz iklim krizi mi, iklim krizinin fonu mu, iklim fonu mu? Hangisi? Sayın Erdoğan beş yıldır bunu tutuyordu. Şimdi, Amerika’ya gitti, Amerika’da bu işin fonlarının olduğunu, 3 milyar doları duydu; Amerikan doları ve yeşilini duyunca ağacın yeşiline sevdalandı bir kez daha, doğanın yeşiline sevdalandı bir kez daha. Sırf o para için ha! Yani biz bu sözleşmeyi bugün, beş yıl sonra burada konuşuyorsak bu Komisyonda, bugün Dışişleri Komisyonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda konuşacaksak tek sebebi para. Çevre dostu olması, iklim kriziyle mücadele değil çünkü “iklim değişikliği” denildiği zaman sizin aklımıza millet bahçeleri geliyor, kentsel dönüşüm geliyor ki o değil yani.

“TÜRKİYE KONUŞTU, SİYASET KONUŞTU, LİDERLER KONUŞTU, KOMİSYON KURULDU; UNUTULDU GİTTİ…”

    Sayın Birpınar, bazı iklim kriziyle ilgili durumları sıraladı, dedi ki: “Müsilaj.” mesela; müsilaj iklim krizi değil ki, müsilaj bizim hatamız, insanoğlunun suçu. Hâlâ -hangi partiden olursa olsun; CHP’li olsun, AK PARTİ’li olsun fark etmez, hangi partili olursa olsun- Marmara kıyısındaki belediyelerin bir kısmı, oradaki sanayi bölgeleri, organize sanayi bölgelerinde hâlâ Marmara Denizi’ne kimyasal atıklar akmaya devam ediyor ve biz bunu biliyoruz. Deprem oluyor, depremin ilk bir haftası, on günü, yirmi günü konuşuyoruz “Şu çocuk kurtarıldı, şu enkaz çalışması yapıldı, şöyle oldu, böyle oldu.” Sonra unutuyoruz, yeni bir deprem olana kadar. Müsilaj oldu, müsilaj sıkıntısı yaşandı, herkes konuştu, hepimiz konuştuk, Türkiye konuştu, siyaset konuştu, liderler konuştu; komisyon kuruldu, unutuldu gitti. Komisyon çalışmalarına gidiyor, bakıyor bizim milletvekili arkadaşlarımız, dalıyorlar -yani bizimkiler de dâhil, herkes- işte geziyorlar turistik gezi gibi, olmaz. Ciddi bir çalışma yapmak gerekiyor bu konuda.

“SİZİN DE YAPACAK ÇOK BİR ŞEYİNİZ YOK, TEK ADAM REJİMİ VAR, PATRON NE DERSE O OLUYOR “

    Ben lafı çok daha fazla uzatmak istemiyorum, Sayın Birpınar’a da teşekkür etmek istiyorum, üç sebepten dolayı, bir: Dedi ki: “Benden öncekiler hiçbir not bırakmamışlar.” Siz galiba beş yıldır Bakan Yardımcısısınız değil mi Sayın Birpınar?

Yani sizden öncekiler bırakmamış, on dokuz yıllık AK PARTİ hükûmetinde sizden öncekilerin bırakmadığını itiraf ettiniz, teşekkür ediyorum.

    İkinci teşekkürüm, “Dünyadaki hiçbir banka kredi vermez termik santraller için.” dediniz, doğru, vermez. Hâlâ yapılmak istenen yerler var, Elbistan’da yine iki santrale izin vermek istiyor Enerji Bakanlığı ama hiçbir bankanın termik santral teknolojisine kredi vermeyeceğini söyleyerek Enerji Bakanlığının tam karşıtı bir açıklama yaptığınız için, çevreci olduğunuz için size teşekkür ediyorum.

    Ayrıca, burada bir kitapçık var, kitapçıkta son zamanlarda yaşadığımız sıkıntıları koymuşsunuz, iklim değişikliğinin Türkiye’ye etkilerinden orman yangınlarını koymuşsunuz. Orman yangınlarının sabotaj olduğunu söyleyen İçişleri Bakanını yalanladığınız için de size teşekkür ediyorum. Bunun sabotaj olmadığını iklim değişikliğinden, iklim krizinden kaynaklandığını söylediğiniz için de size teşekkür ediyorum.

    Ama en önemli teşekkürüm size, az önce yaptığınız konuşma güzel bir konuşmaydı, olması gereken bir konuşmaydı. Sizinle zaman zaman irtibatımız vardır, sizin çevre konusunda hassas olduğunuzu biliyorum. Nihayetinde, Bakan Yardımcısı olarak siyasi bir görev olsa da bürokratik bir görevdesiniz, sizin de yapacak çok fazla bir şeyiniz yok, siz de talimatlara uymak zorundasınız. Çünkü maalesef, ülkemizde şu anda bir tek adam rejimi var, patron ne derse o oluyor, ona uymak zorunda olduğunuz için siz de doğru olduğunu bildiğiniz hâlde bazen konuşamıyorsunuz.

İnşallah memleketimize hayırlı uğurlu olur diyor, teşekkür ediyorum.

Exit mobile version