ADEM GEMCİ

Suskunluğun Dili ve Sessizliğin Ardında Gizlenen Mücadele

Suskunluğun Dili ve Sessizliğin Ardında Gizlenen Mücadele

Hayatta bazı anlar vardır ki, kelimeler kifayetsiz kalır…

Söylenecek çok şey varken, susmak zor gelir ama bazen en büyük erdem de oradadır: Susmakta.

“Odunu fazla inceltmeye kalkarsan kıymık olur, sana batar.”

Ne kadar anlamlı bir söz değil mi? İnsan ilişkileri de böyledir.

Fazla detaylara, fazla müdahalelere, fazla hassasiyetlere boğarsan, sonunda zarar gören yine sen olursun.

Karşındakini incitmemek için gösterdiğin özen, bir bakarsın seni incitmiş.

Suskunluk çoğu zaman zayıflık sanılır. Oysa ki bu büyük bir yanılgıdır.
Suskunluk; kırılmış bir insanın, kırmamak için verdiği mücadeledir.
Konuşarak çözülemeyen ne varsa, üzerine sessizce çekilen bir perde, içten içe verilen bir savaşın izidir suskunluk.

İnsan kalabilmenin, vicdanlı kalabilmenin çabasıdır. Ağırdır, yükü fazladır.

İçte fırtınalar koparır, sabrın sabırla sınandığı bir noktadır orası.

Ama yine de…
Karşındakini yıkmamak için, kendi içinde sessizce yıkılmayı göze almak…
İşte bu, gerçek gücün ve olgunluğun tanımıdır. Bunu her insan başaramaz. Çünkü suskunluk, her kişinin değil; gerçekten kırılmanın ne olduğunu bilenlerin harcıdır.

Hayat bazen öyle anlar getirir ki; söylenen hiçbir söz anlam ifade etmez, her kelime daha çok kırar, daha çok yaralar. İşte o anlarda susmak; bir kaçış değil, bir duruş olur. Ne olursa olsun, “kırmamak” için seçilen bir yol.

Ve belki de en güzeli şudur:
Kırmamak için sessiz kalıp, suskunluğunla dost olmak…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Bu sayfanın içeriğini kopyalayamazsınız