DİKTA TOPLUMU MU? İKTA TOPLUMU MU?
Toplumlar esas itibariyle ikiye ayrılır. Kapitalizm ve İslam. Kapitalist toplum ve İslam toplumu.
Dünya’da birinci sırada, en geniş haliyle ve günümüzde neredeyse her yerde zorbalığını katı ve sert bir biçimde şekilde sürdürdüğü üzere kapitalizm gelir. Kapitalizmin karşısındaki toplum, İslam toplumudur. Şu an Dünya’da İslam toplumu var mı? Bilmiyorum.
Ancak kapitalist toplum var. Ve gerçektir. Ve gerçek olan kapitalist toplumla her an yüz yüz yüzeyiz, her an iç içeyiz. Kapitalist toplum esasında zorba bir toplumdur. Ve o kapitalist toplum aynı zamanda dikta toplumudur.
Dikta toplumunun ne olduğunu biliyor musunuz? Kapitalist toplumu biliyoruz. Çünkü bizzat içinde yaşıyoruz. Paranın, malın ve servetin, sermaye ve kârın, menfaat ve maddiyatçılığın egemen olduğu toplumlara kapitalist toplum denir.
Peki, dikta toplumu nedir? “Dikta toplumu da kapitalist toplum demektir. Ya da kapitalist toplum, dikta toplumu demektir.” Nasıl mı dikta toplumudur? Bir insan, bir yerde zorla faize, zorla dövize, zorla borsaya sürükleniyorsa, o dikta demek değil midir?
Bir insan nasıl zorla faize sürüklenir? Bunu herkes görüyor ve biliyor. Peki bir insan zorla nasıl dövize ve borsaya sürüklenir? O da çok açıktır. Çünkü kapitalist sistemde paranın, reel bir karşılığı toktur. Yalnızca itibari bir karşılığı vardır.
Paranın yalnızca itibari karşılığının olduğu ve gerçekçi bir temele dayanmadığı her yerde, enflasyonist baskı vardır. O enflasyonist baskıdan dolayı insanlar, paradan para kazanmak için, faize, dövize ve borsaya zorla (mecburen) yönelirler.
Bir insanı zorla faize, borsa ve dövize yöneltmek dikkat değil de nedir? Bir başka dikta örneği de, işsizliktir. Kapitalist sistemlerde, işsizliğin bir süregelen, olağan gerçek ve sistemin gereği olarak, mahsus, bilerek ve isteyerek meydana getirildiğini çok kimse bilmez.
İşsizlik olacak ki, insanlar ucuz iş gücü ve ürettiğinin çok altındaki bir bedelle çalıştırılsın.
Bir fabrikada kızgın ocağın başında demir ya da çelik üreten bir işçi, ya da tekstil atölyesinde makinanın başında iplik üreten bir işçi ya da bir marketteki tezgahta çalışan kasiyer, akşama kadar ayakta bekleyip durur ve ancak günde 500 TL kazanır diyelim. Hâlbuki o işçiler ve kasiyer belki de o gün ekonomiye ya da patronuna 5000 TL’lik bir katkı sağlamıştır. Bir işçinin ya da kasiyerin ekonomiye ya da patronuna sağladığı katkının 10’da biri bir gelir ile çalıştırılması dikta değil de nedir? Bunun sebebi o işi yapacak onlarca, yüzlerce ve binlerce kişinin mevcut olmasıdır.
Bir işçiye “çalışmazsan çalışma bu işi yapacak çok kişi var denilmesi” bir diktadır.
Kapitalistlerin en çok kullandığı söz budur: “Bu işi yapacak çok kişi var.”
Kapitalistin her işi diktadır yani zorladır.
Evini kiraya verir, kiracısını zorlar. Dükkânını kiraya verir kiracısını zorda bırakır ve yüksek kiralar ister. Kira gelirleri sahiplerinin eli, her daim garibanın cebindedir. Kiracısından kirayı yüksel bedelle zorla alır.
İş kurmak isteyen, ev almak isteyen, araba almak isteyen faize sürükleniyorsa, bu da elbette gönüllü değildir. Zorladır.
İnsanlar borç alışverişlerini TL ile değil de döviz üzerinden yapıyorlarsa, bu da elbette kapitalist sistemin zorlamasıyladır.
İşin hasılı ve konunun özeti şudur ki, kapitalist sistem dikta (zorlama) sistemidir. Dikta kapitalist sistem, dikta toplumun oluşturur ve herkes acımasız olurlar.
Geçen gün sosyal medyada şu sözü paylaştım: “Kapitalizmde oyunu kurallarına göre oynuyorlar. Oyunda insan var. Ancak kurallarda insanlık yok. Bu durumda insanlığın olmadığı, merhametin olmadığı bir kapitalizmde mutluluk ve huzur da olmaz.”
Her daim görmüş ve şahid olmuşuzdur. İşçi ve işveren ilişiklerinde, kiracı ve ev sahibi diyaloglarında, “ben anlamam, yapacaksın, edeceksin, çıkacaksın, uyacaksın.” Dikkat edilirse, dikta ve zorlama işin tam merkezinde yatmaktadır.
Ve o zorlama yapanlara o gücü, o diktacılara o egemenliği, sermaye servet, para ve mal vermektedir. Halbuki sermaye, servet, mal ve para olmasaydı, onlara dikta da yapamazlardı.
Bu sebeple, ben kapitalist sistemi, kapitalist toplumu dikta sistemi, dikta toplumu olarak görmekteyim. Gelelim dikta sisteminin, dikta toplumun karşısındaki “ikta toplumuna.”
İkta toplumundan önce, ikta nedir onu açıklayalım. Türkiye Diyanet Vakfı tarafından çıkarılan İslam Ansiklopedisinde “ikta” şöyle tanımlanır: Sözlükte “kesmek, ayırmak” anlamındaki kat‘ kökünden türetilen ikta‘ kelimesi, terim olarak, Devlet başkanı veya onun adına yetki kullanan merci tarafından özellikle arazi gibi taşınmaz mallarla maden ocağı ve benzeri tabii kaynakların mülkiyet (temlik), işletme (irtifâk) yahut faydalanma (intifâ, istiğlâl) hak veya imtiyazlarının ya da bir bölgenin vergi gelirlerinin uygun gördüğü kimselere tahsisini ifade eder. Kendisine ikta verilen kimseye iktaî, iktadâr, mukta‘ leh (mukta‘) denir; mukta‘ aynı zamanda “ikta edilen şey” demektir. Yine aynı kökten türeyen katîa, ikta edilen taşınmaz malla onun üzerine kesilen vergiyi, mukātaa ise çeşitli hazine gelirlerinin devlet adına iltizam usulüyle toplanması imtiyazını bildirir. İktâ çeşitleri muktaın cinsine göre “iktau’t-temlîk, iktau’l-istiğlâl, iktau’l-irfâk” gibi isimler alır. İkta yetkisi yürütme erkine aittir; dolayısıyla taşınmaz mal tahsisine teknik anlamda ikta denilebilmesi için siyasî otorite tarafından yapılmış olması gerekir.
İkta kısacası şu demektir. Bir malın, gayrimenkulün ve servetin asıl sahibi Devlettir. Ancak o servet ve mal, kişilere, tahsis edilmiş ve o tahsisin de sebebi vardır. Yani sınırsız bir mülkiyet hakkı yoktur.
Biz ikta toplumu derken şunu kast ediyoruz. Sınırsız mülkiyet hakkının olmadığı bir topluma ikta toplumu diyoruz. Halbuki kapitalizmde sınırsız mülkiyet hakkı vardır.
Bir Müslümanın sınırsız mülkiyet hakkını savunması düşünülemez ve bu Kur’an’a ve İslam’a da aykırıdır zaten.
Yazımı, “mülkün, hükmün ve yönetimin Allah’ta olduğunu beyan eden” 3 ayet-i kerimenin meali ile bitiriyorum ki, işte bu üç ayet-i kerime ikta toplumunun çekirdeğini ve emredici hükümlerini oluşturur.
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.” (Nur Suresi, 42) “Hüküm, yalnızca Allah’ındır.” (Yusuf Suresi, 40) “Göklerin ve yerin hükümranlığı Allah’ındır.” (Al-i İmran Suresi, 189)
İkta toplumunun hükümran olması dileğiyle, vesselam.
Not:29 Mayıs 2025 tarihinde İnsan Kitap ve Toplum Araştırmaları (kısa adı İKTA-DER isimli) bir dernek kurdum. Elbette tesadüf değil. Elbette tevafuk ve ilahi bir tevafuk. Elhamdülillah.
Ahmet SANDAL

AHMET SANDAL
YORUMLAR