Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
AHMET SANDAL

DOĞRULUK MU İYİLİK Mİ ÖNCE GELİR

DOĞRULUK MU İYİLİK Mİ ÖNCE GELİR?
Size bir öncelik hakkı tanınsa “şu ikisinden birini seçiniz” diye bir tercih ile karşı karşıya kalsanız hangisini seçerdiniz?
Doğru insan mı olmak isterdiniz, iyi insan mı olmak isterdiniz?
Ey Kardeşim şu sözlerimi iyi dinle. Her doğruluk bir iyiliktir, ancak bazı iyilikler doğruluk değildir. İyilik ve doğruluk arasında tercih yapacak olsaydım, doğruluğu seçerdim. Çünkü doğruluğun içinde iyilik de var.
Öyle iyilikler var ki, ya baştan itibaren doğru değil, ya da sonuçları itibariyle doğru değildir. Kişi bir çocuğa öğüt vermek istiyor ve herkesin huzurunda çocuğu küçük düşürecek tarzda öğüt veriyor. O öğüt elbette faydalıdır. Ancak herkesin huzurunda değil de o küçük çocuk ile yalnız olunduğu bir ortamda öğüt verilse daha doğrudur. Kişi bir yoksula yardım etmek istiyor. Ancak yoksulu başkalarının yanında mahcup edecek tarzda o iyiliği yapıyor. Halbuki yardımlar gizli yapılırsa doğru ve iyidir. Yoksa tek başına iyilik işe yaramaz. Kişi sınava girmiş bir yakınına iyilik yapıyor ve sınavı kazanmadığı halde o yakınına torpil yapıp kazanmasını sağlıyor. O iyilik yakını için bir iyilik olsa da başkalarının kul hakkını yediği için doğru değildir.
Allahû Teala bizden önce doğru olmamızı, doğrulukla birlikte iyi olmamızı emrediyor. Nahl Suresi 90. Ayette ilk emir adalet (doğruluk) üzerinedir. “Şüphesiz ki Allah adâletli davranmayı, iyilik yapmayı ve akrabayı görüp gözetmeyi emreder. Her türlü hayâsızlığı, kötülüğü ve azgınlığı yasaklar. Düşünüp ders almanız için size böyle öğüt verir.” (Nahl, 90)
Cuma günleri camide Cuma namazını eda eden, irad edilen hutbeyi dinleyen her Müslüman bu ayet-i kerime’yi duyar. Bu ayet-i kerime’yi duyarız da acaba üzerinde tefekkür eder miyiz?
Bu ayet-i kerime’de 3 husus emredilir, 3 husus yasaklanır. Hayatta yalnız bu ayet-i kerime’ye tam manasıyla uyulsa ne hakime, ne de savcıya ihtiyaç duyulur. Ever tekrar ediyorum. Hayatta yalnız bu ayet-i kerime’ye tam manasıyla uyulsa ne mahkemeye, ne de hapishaneye ihtiyaç duyulur.
Dünya’da adalet olsa, hep iyilik yapılsa ve yakınlara bakılsa, bu emirlerin yanında, şu yasaklardan kaçılsa (azgınlık, hayâsızlık ve kötülük olmasa) Dünya cennet olurdu.
Evet, her şeyin başında doğruluk var. Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) doğruluk üzerine oldukça teşvik edici hadis-i şerifleri mevcuttur. Sevgili Peygamberimizin (asm) şu müjdesi büyük bir tefekkür gerektiriyor: “Doğru sözlü, dürüst ve güvenilir tacir (tüccar), peygamberler, sıddıklar ve şehidlerle beraberdir.” (Hadis-i Şerif)
Bir ayet-i kerime var ki insanını yüreğine dokunuyor.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” (Hud Suresi, 112)
Bu ayet-i kerime için Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) “bu Sure’de geçen bu emir beni kocattı” buyurmaktadır.
“Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.”
Muhteşem bir hitap ve muhteşem bir emir. Tüm insanlığa bir hitap ve emir. Bir görev bu. En zor görev bu. Bu zor görevi başaran cennettedir. İman ehliyse bir insan, ibadet içindeyse bir insan ve dosdoğru yaşıyorsa, iyiliklerde bulunuyorsa Cennettedir.
Tabi ki bu görev zor olacak. Bir Alimin güzel bir sözü burada aklıma geldi. “Cennet ucuz değil, cehennem lüzumsuz değil.” (Bediüzzaman Said Nursi)
Dosdoğru olmak zor. Çünkü nefsimize zor geliyor. Nefis gününü gün etmek istiyor.
Öyle bir zor bir görev ki bu, yani her an, her saat, her gün her hafta, tüm bir yıl boyunca, yani 365 gün, bir uzun ömür yıl boyunca, devamlı suretle adaletli olmaktan ve dosdoğru kalmak. Kolay değil.
Doğru insan olmaya özen göster, haklara riayet et, en ince, en hassas biçimde, insanlarla olan münasebetlerinde kalp kırma, kimseyi üzme, dosdoğru yaşa. Kolay mı? Kolay değil ki Cennete kazanmak?
Bu emri yani “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” ayetini anlayan ve idrak eden insan için bu ayet insanı düşündürür, öyle düşündürür ki, insanın tefekkürden saçlarına ak düşer ve yaşlanır. İşte böyle emir karşısında Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) “bu ayet, bu emir beni kocattı” diye buyurmaktadır. Çünkü zor bir görev.
Evet doğru olmak zordur. İyi olmak kolaydır.
Bu noktada Fransız bir Mütefekkirin bir sözü aklıma geldi. “İyi olmak kolaydır zor olan doğru (adil) olmaktır. (Victor Hugo)
Gerçekten de zor bir görev.
Evet biz öncelikli olarak zor olanı, yani doğru olmayı seçmeliyiz.
İyilik mi, iyi insan olmak mı? Tabi adaletle birlikte, iyi bir insan olmak güzeldi.
Tekrar ediyorum, iyilik, doğrulukla birlikte güzeldir. Tek başına güzel değildir.
Allah bize doğruluk ile birlikte iyilik nasip etsin.
Ne mutlu dosdoğru yaşayıp da Cenneti kazanan kullara.
Vesselam
Ahmet Sandal

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER