Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
AHMET SANDAL

DÖRT DÖRTLÜK EĞİTİM VE TERBİYE

Bak Kardeşim, şu hayata ve şu hayattaki intizama ve uyumluluğa.

Hayat 4 anasır yani 4 ana unsur üzere yaratılmıştır. Buna 4 ana element de deniliyor.

“Hava, toprak, su ve ateş.”

İşte hayatın temelinde bunlar var.

Bunlar birer gerçek. Bu gerçeklere nasıl sırt çevirebiliriz. Ya da bu gerçeklerden yalnızca birine önem verip de nasıl diğer üçünü bir tarafa atabiliriz. Ya da ikisine önem verip de diğer ikisini göz ardı edebiliriz.

Böyle bir anlayışta olan kişi elbette dengesiz kişidir.

Gel gör ki, bu dengesizlik kişilerde olduğu gibi tüm bir sistemde var. Esasında o sistem değil, bir sistemsizliktir.

Ben bu kısa yazıda pozitivist, kapitalist ve materyalist eğitim sistemine (esasında sistemsizliğine) eleştiri getireceğim.

Çağdaş dedikleri eğitim sistemsizliği neredeyse 200 yıldır, insanlara şuna dayatıyor. Madde ve enerji, ekonomi ve teknoloji.

sandal

İşler güçleri bu.

Yani insanlara dört elementten, hayattaki dört ana unsurdan yalnızca ateş hakkında bilgi veriliyor. Benzetmekte hata olmasın, kapitalist, materyalist ve pozitivist eğitimsizlik sistemi sanki “ateşe tapıyorlar!”.

Bu da nereden çıktı diyenleri duyar gibiyim. “Pozitivistler, kapitalistler ve materyalistler Mecusi mi?” Maalesef onlardan say gitsin.

Tabi önlerinde ateş, eski zamanlardaki gibi ateşe yönelik güya ibadet eder gibi hareketler pozitivistler, kapitalistler ve materyalistlerde yok. Ancak ateşi ön plana çıkartmaları, hava, su ve toprağı adeta hor görmeleri dikkate alındığında, onları da Mecusilerden say gitsin.

Maalesef durum böyle.

Ateş nasıl öne çıkartılıyor? Kapitalist, materyalist ve pozitivist eğitim sisteminde ateş nasıl önde?

Ateş derken kasdımız, teknoloji, maddecilik, enerji ve benzeri saiklerin, insanın eğitiminde öne alınmasıdır.

Ateş derken kasdımız, yalnızca ekonomiye, refaha ve maddi kalkınmaya önem verilmesidir.

Ateş derken kasdımız, gözle görülen, elle tutulan ve somut kavramlara yönelik öğretim sisteminin (esasında sistemsizliğin) uygulanmasıdır.

Ateş derken kasdımız, tabiatı yok sayan, çevre değerlerini dikkate almayan ve varsa yoksa para, maddiyat ve inşaat diyerek hareket eden bencilliktir.

Ateş derken kasdımız, suyun, havanın ve toprağın adeta hor görülmesi ve yalnızca ateş, ateş, ateş, (yalnızca enerji, enerji, enerji) diyerek hareket edilmesidir.

Ateş derken kasdımız, maneviyatın, insanı insan yapan değerlerin (ahlakın, adaletin, huzurun, mutluluğun, şefkatin, merhametin ve benzeri güzelliklerin) ikinci plana atılmasıdır.

Ben pozitivist, kapitalist ve materyalist eğitim sisteminin (esasında sistemsizliğinin) insanlara huzur ve mutluluk getirmediğini net olarak belirtiyorum. Bakın işte, şiddet ve merhametsizlik almış başını gidiyor. Kadınlar öldürülüyor. Zayıflara zulmediliyor. Güçsüzler eziliyor. Adeta altta kalanın canı çıksın anlayışsızlığıyla kapitalizmde, kimileri gününü gün ederken, bir günde trilyonlar harcarken, kimileri evinde yiyecek ekmek bulamıyor. Bakın işte tüm Dünya ateş altında, ormanlar yanıyor, ormanlar yakılıyor. İnsan diyemeyeceğiz canavar cinsindeki yaratıklar, yanan ormanlardaki ağaçların, ormandaki binlerce hayvanın, böceğin, çiçeğin can taşıdığını aklına dahi getirmiyor.

Çok fazla anlatmaya gerek var mı? Biz bu acımasız cağda yaşamıyor muyuz? Herşeyi görmüyor muyuz?

Artık tüm bahaneler (laiklik, sekülerizm gibi bahaneler) bir tarafa atılarak ailede, okullarımızda ve tüm toplumda “dört dörtlük eğitim ve terbiye” sistemine geçilmesini öneriyorum.

Nedir dört dörtlük eğitim ve terbiye sistemi?

Uzun uzun anlatmaya bu yazının hacmi elbette uygun değildir.

Ben kısaca şöyle anlatayım:

Tabiat nasıl denge üzere yaratıldı ise çocuklara da ailede, okulda ve toplumda denge üzere eğitim ve terbiye vermek gerekir.

Tabiattaki denge “hava, toprak, su ve ateş” üzeredir.

Eğitim ve terbiye sistemi, hava (ruh, maneviyat), toprak (beden, maddiyat), su (huzur, güven) ve ateş (refah, ekonomi) temelinde olmalıdır.

Gel gör ki, pozitivist, kapitalist ve materyalist eğitim sistemi ruh ve maneviyat ile huzur ve güven dediğimiz konulara önem vermedi. Her şeyi maddeye ve ekonomiye bağladı.

Bu bakış açısından acilen kurtulmak ve dört dörtlük eğitim ve terbiye sistemine geçiş gereklidir.

Çocuklara ailede, okulda ve toplumda maneviyat (Allah, iman, Kuran) eğitimleri maddiyat (refah, ekonomi, teknoloji) eğitimleri birlikte ve dengeli bir şekilde verilmelidir.

Yanlışın neresinden dönülsek kârdır?

Çocuklarımıza artık “mühendis ol, doktor ol, öğretmen ol” demeyelim.

Mühendislikten önce ahlaklı ol, adaletli ol, şefkatli ol, kibar ol, nezih ol, kısacası “insan ol” diyerek tembihte bulunmalıyız.

Çocuklarımıza artık doktorluktan önce, “önce Allah’ını bil, Kur’an’ını öğren ve Peygamberini tanı” demeliyiz.

Çocuklarımıza öğretmenlikle beraber, “maneviyata, ruhi değerlere, ahirete ve gerçek Dünya’ya yönelik” güzel amellerde bulun demek zorundayız.

Eğer bunları yapmazsak, yani dört dörtlük eğitim ve terbiye yerine, dörtte birlik eğitimi uygulamaya devam edersek, yani ateş eğitimleri, yani ateşe önem veren eğitimlere devam edersek, maazallah, gidişat, hem Dünya’da, hem Ahirette ateşedir.

Şu anda Dünya’nın problemi dengesiz eğitimdir.

Dengesiz eğitim, yalnızca bu Dünya için verilen eğitimlerdir. İnsanoğlu yalnızca bu Dünya için mi yaratıldı ki, insanlarımıza yalnızca bu Dünya refahı ve Dünya menfaati için eğitim veriyoruz. Yazık çok yazık. Eğer bu mantık hâlâ devam edecekse, çok yazık, çok yazık.

Biz hem Dünya, hem Ahiret diyoruz.

Onun için de “Dört Dörtlük Eğitim ve Terbiye” diyoruz.

Ey Dünyacılar, Ey Ateşperestler! “Bırakın şu dörtte birlik eğitimleri bırakın artık!”

Ben size desem ki, gelin “dörtte üçlük eğitim ve terbiye” sistemi kuralım, “maddi ve teknoloji eğitimlerini boş verelim” desem, bana çok kızar ve “olur mu öyle şey” dersiniz?

Dikkat edin! Ben dörtte üçlük eğitim demiyorum, “dört dörtlük eğitim” diyorum.

Herkes bu son nokta hususunda bir düşünsün bakalım.

Siz düşünürken ben çağrımı yapayım: İslam’a gelin. Selama gelin. Kurtuluşa gelin. Vesselam.

Not: Haftaya da “Hz. Mehdi üzerine yazacağım.” Esasında bu hafta Hz. Mehdi hakkında yazacaktım. İnşallah haftaya yazacağım.

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER