Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
AHMET SANDAL

NİMETLER İÇİN ŞÜKÜR! NORMAL HAYATA ÖZLEM!

Geçen gün akşam bir film izlerken, en tuhafıma ne gitti biliyor musunuz? “Bir Lokanta sahnesi!” Bundan bir ay öncesi, hiç de ilgimizi çekmeyecek şeyler, “aman Allah’ım nasıl da tuhafımıza gidiyor.” “Film sahnesinde insanların bir lokantada yan yana yemek yiyerek, birbirleriyle gayet samimi, gayet yakın durmaları” çok garibime gitti. İnsanlar lokantalarda böyle rahatça yemek mi yiyorlarmış ya! Böyle yakın oturuyorlarmış ya! Ah nimet, ah normal hayat! Sen ne kadar önemliymişsin de, Bizler aymazız, Bizler nankörüz!

Bir caddede elini-kolunu sallayarak yürüyorsunuz. Yürürken kalabalıklar arasından geçiyorsunuz. Bir ahbabınıza rastlıyorsunuz ve sırtına samimi bir şekilde dokunuyorsunuz. Hatta daha da ileri gidip ahbabınızı kucaklıyorsunuz. Aman Allah’ım! Böyle bir hayat var mıydı? Biz böyle bir hayatı yaşadık mı? İnanılmaz bir imkân bu ya! Büyük bir nimet bu ya!

NİMETLER İÇİN ŞÜKÜR! NORMAL HAYATA ÖZLEM!

Caddelerde, sokaklarda keyfimizce yürüdük mü? Islık çalıp da türkü söyledik mi? Bir dostumuzu görüp de yanımıza çağırarak kol kola adımladık mı? Böyle bir hayatımız oldu mu Bizim! İnanılmaz bir şey bu ya!

Bir düğünde oynadınız mı hiç! Keyfinizce dostlarınızla, sevdiklerinizle halay çektiniz mi? Çiftetelli oynayıp da keyfinizce eğlendiniz mi? Oyun sırasında kan-ter içerisinde kalıp da arkadaşınızın boynuna sarıldınız mı? Olağan dışı bir şey bu ya!

Toplantı yapmak! Toplanmak. Mitinge giderek kalabalıklar arasında bulunmak ne kadar da önemliymiş! Bir mitinge gidiyorsunuz ve sevdiğiniz Lideri binlerce kişi arasında rahatça dinleyerek alkışlıyorsunuz. Fevkalade, müthiş bir şey bu!

Bu nasıl bir şey! Böyle bir imkân, böyle bir etkinlik olabiliyor muydu ya!

Böyle şeyler olabiliyormuş demek ki! Çok eskiden mi oluyordu bunlar! Tarih öncesinden mi söz ediyorum!

İşyeri için evinizden erken saatlerde dışarıya çıkıyorsunuz, durağa kadar yürüyorsunuz ve sizi gideceğiniz yere götürmek için gelen belediye otobüsünü, dolmuşu bekliyorsunuz. Ve otobüs, dolmuş geldiğinde, kalabalıkları yara yara, içeriye girerek bir koltuk bularak oturmak için çabalıyorsunuz. Bu nasıl bir iş! Olağandışı, fevkalade bir olay bu!

Ah nimet, ah imkânlar, ah normal hayat! Sen ne kadar önemliymişsin de, Bizler şükür bilmeyen Kullarmışız!

Seyahat etmek! Havaalanına giderek, X Ray cihazlarının olduğu yere doğru kalabalıklar içerisinde sıra sıra yürümek! Çantamızı sırtımızda bir o tarafa, bir bu tarafa sarkıtmak! Ve bir de bazılarının çok yaptığı gibi, “seyahat öncesi fiyakalı davranışlar, asortik kıyafetler içerisinde tüm dikkatleri üzerine çekmeler!” Böyle bir hayat mı vardı ya!

Bu arada, söz arası söyleyeyim, “o tiplere çok kıl olurdum!” Ula, altı-üstü bir sefere çıkıyorsun ya! Bu kadar hava atmak da neyin nesi! Düğüne mi gidiyorsun, seyahate mı gidiyorsun! Gözünde pahalı gözlük, üzerinde yırtık-pırtık (güya gençler için moda) kot pantolon ve saçlar her türlü jel, briyantin gibi makyaj malzemeleri ile şekillendirilmiş bir halde o tipleri seyahat sırasında görmek bizim garibimize gitse de, şimdi tarih oldu!

Bir de seyahate hazırlanmak için, evde tatlı bir telaş olurdu! Ailece tatile çıkacaksın, birkaç bavul hazırlamak gerekmektedir. Yetişkinler için, çocuklar için ayrı ayrı bavul, valiz, çanta içerisine giyecekler özenle yerleştirilirdi. Bir şey unutulmuş mu diye de düşünülürdü!

Ya sahiden, eskiden seyahate mi çıkılırdı? Şimdi yalan oldu, tarih oldu!

Her sabah çocuklarımızı okulu göndermek için de evde güzel, heyecanlı bir telaş olurdu. Çocuklarınızın okul çantasını hazırlardık. Oğlumuzu, kızımızı okula göndermek için evimizin önündeki sokağa giren okul servisini beklerdik. Çocuklarımız servise bindi mi diyerek de pencereden bakardık! Okul yakınsa, veliler, anneler-babalar olarak çocuklarımızı bizzat kendimiz de götürebilirdik. Ne güzel, ne hoş günlerdi o günler. İnşallah tekrar yaşarız.

Dikkat ediyorsunuz değil mi? Öyle astronomik, olağandışı, fevkalade şeyler için “yalan oldu, tarih oldu” demiyorum. “En basit, en tabi, en normal şeyler için en olağan davranışlarımız için yalan oldu, tarih oldu diyorum.”

Ve burada asıl vermek istediğim mesaj şu: “Allah’ın tüm nimetlerini, Bize sunulan tüm imkânları lütfen basit ve çok normal bir şey gibi görmeyelim!” Korona Virüs salgını ve tüm Dünya’yı altüst eden, günlük hayatımızı oldukça sınırlayan bu yaygın hastalık, inşallah gelip geçer. Ancak, bu hastalık geçip gittiğinde, Bizlere düşen görev şudur: “Her nimetin kıymetini, kadrini bilelim ve Bize Yüce Allah’tan verilen büyük-küçük tüm imkânları, normal hayatı önemseyelim ve basite almayalım. Vesselam.”

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER