AŞK DİLİ / AŞIK HALİ
Aşk için ne baş, ne de yaş mühim.
Aşk için ne göz, ne de kaş mühim.
Can kulağıyla dinle Sevgili!
Aşk için dökülen göz-yaş mühim.
Aşka mesele değil, mesafe.
Umurunda değil, çile, sefa.
Eline geçerse kağıt, kalem.
Boş kalır mı defter ve sahife!
Aşık hiç düşünmez kavuşmayı.
Hiç düşünmez kaçıp savuşmayı.
Aşık kafasına tam koymuştur.
Yola düşüp de dağlar aşmayı.
Aşık asla söylemez ki “eyvah.”
Etmez ki, ne şikayet, ne de “ah.”
O her an taze, o her dem yeni.
Dilinden hiç düşmez “ya bismillah.”
Aşk için ne Dünya, ne Ahiret.
İster fırtına, ister sükunet.
Hiç mi hiç fark etmez, hepsine razı.
Yeter ki, yeter ki olsun muhabbet.
Aşık her daim tecelli arar.
Derdine hep bir teselli arar.
Kimseden ne çekinir, ne korkar.
O sevdiğini besbelli arar.
Aşığın verdiği mücadele.
Sığmaz ki asla hiçbir bedele.
O yalnızca tek bir şey ister.
Gitmesin sevgili bir yad ele.
Sevgilisiz her yer zindan, ateş.
Bastığı topraklar, diken ve taş.
Sanki Dünya bir mengene gibi.
Duvara yaslanmış durur bir baş.
Yoktur geceyle gündüzün farkı.
Hayat sanki, hüzünlü bir şarkı.
İnsan her daim aşka muhtaçtır.
Yaş geçmiş olsa da elliyi, kırkı.
Bu Sandalî de bak aşka düştü.
Bütün Dünya’yı unuttu, küstü.
Bir Mecnun misali çöller aşıp.
Sonunda Mevla’yı bulup sustu.
Sonunda Mevla’yı bulup sustu.
Ahmet SANDAL
GÖÇECEKSİN/GEÇECEKSİN
İster garip fakir, ister zepzengin olsan.
Göçüp de gideceksin bir gün bu diyardan.
Nice seven ve nice de sevilen olsan.
Geçip de gideceksin bir gün dosttan, yârdan.
Dünya sonsuza dek kalınmayacak mekan.
Her şey fani, bunca evler ve bunca dükkan.
Vakit dolup Azrail kapına geldiği an.
Göçüp de gideceksin bir gün bu diyardan.
Vücutta çarpan kalp, damarda dolaşan kan.
Hepsi belli vakte kadar verilmiş imkan.
Mühlet biterse seni kurtarmaz, şöhret, şan.
Geçip de gideceksin bir gün dosttan, yârdan.
Kendine gel, kendine gel, uykudan uyan.
Hep sabır içinde ol, eyleme hiç isyan.
Sevabına sevin, günahına ağla, yan.
Geçip de gideceksin bir gün dosttan, yârdan.
Göçüp de gideceksin bir gün bu diyardan.
MENFAATE TAPANLAR*
*Heva ve hevesini kendisine ilah edineni görmedin mi? (Furkan Suresi, 43)
Adam menfaatini din edinmiş tapıyor.
Dünya malını aç kurtlar gibi kapıyor.
Her şeyi para pul, görünce çullanıyor.
İnsanları maksadı için kullanıyor.
Bencillik ruhunu esir etmiş ve sarmış.
Sanki her şey onun menfaati için varmış.
Çıkarı olmayana hiç selam vermiyor.
Sırtını dönüp gidiyor, kelam vermiyor.
Dünya yansa, yıkılsa umurunda değil.
Bomboş bir adam, işin şuurunda değil.
Adam baştan sona dek menfaat dininden.
Beş kuruşluk çıkarının gidiyor izinden.
Ne insanı, ne hayatı idrak etmişler.
Dünya’ya ham gelmişler, öylece gitmişler.
Et kemik torbası, silik, isimsiz cisim.
Bilmiyor ki insan değil, yalnız bir resim.
Kainattaki en dar açıdır, bu adamlar.
Toplumların yüzde kaçıdır, bu adamlar?
İnsanlığa büyük acıdır, bu adamlar.
Toplumların yüzde kaçıdır, bu adamlar?
Menfaatçiler yığınla, saymak ne mümkün!
Onlara karşı lazımdır, dikkat ve temkin!
Onlara karşı lazımdır, dikkat ve temkin!
Ahmet SANDAL
YORUMLAR