Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
AHMET SANDAL

AYASOFYA CAMİ VE 15 TEMMUZ

Ayasofya Camii, geçen hafta içerisinde (10 Temmuz 2020 tarihinde) Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla tekrar ibadete açıldı. 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla ibadete kapatılan ve müze hale getirilen Ayasofya Camiin 86 yıllık mahzuniyeti ve Müslümanların 86 yıllık mahrumiyeti geçen hafta itibariyle son buldu. Elhamdülillah. 86 yıl sonra Ayasofya’da ilk namaz 24 Temmuz 2020 Cuma günü, Cuma Namazı vaktinde olacak inşallah.

Hayatımda ta çocukluğumdan beri Ayasofya ve Kudüs davası çok mühim yer tutmuştur. Kendimi adeta Ayasofya ve Kudüs’e feda ettim. Canım feda olsun bu uğurda.

Ayasofya’ya kavuştuk. Bu canım bu günleri yaşadı, bu gözüm bu günleri yaşadı. Ne mutlu Bize.

Kaldı Kudüs davası. İnşallah, bu canım ve bu gözüm o günleri de yaşayacak ve görecek. Onun da vakti yakındır.

Hayatımda her daim “tevekkül, umut ve özgüven” önemli yer tutmuştur. Her daim vekilim Allah’tır. En zor anda umut var, herkesten çok kendime güven var.

Benim hayattaki yolum hep bu çizgide olmuştur.

Bundan 14 yıl önce yani 2006 yılında, “Filistin’de Bebek Olmak” başlıklı bir şiir yazmıştım. O şiiri,Siyonistlerin, Terörist İsrail’in, 10 günlük bir bebeği attığı bombalar altında katletmesinden sonra yazmıştım ve o şiirin bir bölümünde şöyle sesleniyorum:

“Ey Osmanlı bırakıp nere gittin? Baksana ağlıyor, Ortadoğu, Filistin.

Zulüm zirveye çıktıkça çıkıyor, Müslüman analar ağladıkça ağlıyor.

Haberler geliyor, hep, hep daha kötü, Filistin’deki o bebek, daha on günlüktü.”

Şiir böyle devam ederken, en sonunda şu seslenişim göklere yükseliyor:

“Akdimiz var, Siyonist güçler çökertilecek, Bu sana sözümüz olsun, on günlük bebek.

Sanmayın ki, bu pısırıklıkta, bu mümkün değil, Şafak doğdu artık, artık zaman, dün değil.

Şehadet şerbeti içti bebek, ana sütü içer gibi, Bekliyor, bekliyor Siyonistleri cehennemin dibi.”

Ayasofya, Kudüs derken, gelelim şimdi 15 Temmuz’a.

15 Temmuz 2016 gecesinde neler yaşandığını aklı yeten ve yaşı müsait olan herkes biliyor. FETÖ denilen kökü dışarıda, ipleri Siyonistlerin elinde olan, yabancılarca maşa olarak kullanılan alçak, hain ve aldatılmışlar güruhu, o gece planladıkları darbe girişimiyle Ülkemizi adeta bir ateş ortasına attı.Vatanımızın birlik ve beraberliği için o gece sokağa çıkan, meydanlara inen vatandaşlarımızauçaklardan bomba atıldı, tanklarla saldırıldı.Darbe karşıtı insanlar katledildi. Devletin polis eğitim merkezleri bombalanarak onlarca güvenlik görevlisi şehit edildi. Camilere dahi bomba atılarak içinde bulunan Din Görevlileri şehit edildi. Tarihinde ilk defa TBMM binası bombalandı. Başta Emniyet Müdürlükleri olmak üzere nice Devlet kurumuna darbeciler tarafından gözü dönmüş bir şekilde pervasızca ateş açıldı. TÜKSAT gibi mühim bir kurum bombalandı ve çalışanlardan bazıları şehit edildi. TRT yayın binası darbeci askerlerce basılarak silah zoruyla sıkıyönetim bildirisi okutuldu. Cumhurbaşkanının dinlendiği Marmaris’teki otel basıldı ve iki Polis Memuru şehit edildi. 15 Temmuz 2016 gecesi daha bunun gibi yüzlerce fecaat yaşandı. O gece korkunç bir geceydi. Çok şükür darbeciler başarısız oldu ve Milletimiz kazandı. Milletimiz kazandı ancak, 251 vatandaşımız bu olaylarda şehit oldu ve 2196 vatandaşımız da gazi oldu. O geceki şehit ve gazilerimizi asla ve asla unutmayacağız. Onlar Vatanımızın birlik ve beraberliği için, Ülkemizin huzur ve selameti için kendi canlarını hiçe saymışlardır.  Allah (cc) cümlesinden razı olsun.

15 Temmuz gecesi darbeciler başarılı olsaydı Ayasofya asla ve asla camii olarak açılmazdı. Çünkü, darbeciler yayınladıkları darbe bildirisinde kafa yapılarını ortaya koymuşlardır. Onların kafa yapılarında, laiklik bir tabudur ve katı laik düzende Ayasofya müze olarak kalmalıdır.Çünkü Ataları da katı laik düzenden yanaydı. Bizim Ecdadımız, onların Atalarına benzemez. Bizim ecdadımız din özgürlüğüne inanır ve kimseye baskı yapmaz. Onların Ataları bu Ülkede nice nice dindara zulmettiler. Onlar ve Ataları laikliği bir tabu olarak görürler.

Biz ise laikliği bir tabu olarak görmüyoruz. Katı laik bir sisteme de asla ve asla razı olmuyoruz. Laikliği din düşmanlığı olarak anlayan ve bunu yıllarca uygulayan zihniyet, yaklaşık 20 yıldır yerle bir edildi. O zihniyet (daha doğrusu o yılan) kafasını son bir kez 15 Temmuz gecesi kaldırdı ve o kafa, Türk Milleti tarafından ezildi.

Ben de 15 Temmuz Gecesi sokaklara çıktım, ben de o gece meydanlarda idim. Saat 21:00’den sabah saat 05:00’e kadar “Ya Allah, bismillah, Allahûekber” nidalarıyla yeri-göğü inletirken, elbette maksadımız katı laik düzenin korunması değildi. Elbette maksadımız, din düşmanlığı olarak uygulanan katı laik düzenin korunması değildi. Biz o gece katı laik düzeni savunmak için değil, Müslümanların hür ve ibadetlerini Kur’an ve Hadis çerçevesinde tam olarak yerine getirmeleri ve tüm insanların istedikleri gibi kanunlar çerçevesinde hür yaşamaları için sokağa çıktık ve meydanlara indik.

Ve elhamdülillah, o gecenin semerelerini, o gece sokağa çıkmamızın mükâfatını alıyoruz. İşte Ayasofya’nın camii olarak ibadete açılması da o mükâfatlardan biridir. Allah (cc), bizleri daha nice nice güzel günlere ve daha nice nice mükâfatlara kavuştursun.

Allah (cc), bu Ülkeye bir daha 15 Temmuz gibi zor günler yaşatmasın.Allah (cc), Devletinin yanında duran Milletimizden razı olsun.Bu duygu ve düşüncelerle 15 Temmuz’u anıyorum ve anlıyorum.

Ve Kudüs. Yazımın içerisinde geçen, son dönemdeki muvaffakiyetleri anlattığım yazımda, tek kırık kanadımız, tek mahzun yanımız Kudüs. Maalesef, canımız Kudüs, şu an hür değil. Siyonistlerin pis ayakları Kudüs’te devriye geziyor. O ayaklar inşallah kırılacak. O azgın Siyonistler tarihte olduğu gibi yine sürülecek.

Ey Kudüs! Sana kavuşmak içindir bu canım hayata bu kadar bağlı ve bu kadar heyecan içinde. Allah (cc) tez zamanda sağlık ve selamet içerisinde kavuştursun.

Amin.

Ey Ahmet SANDAL, ne diye hüzünlenirsin, senin iki kanadın var. Biri Ayasofya, diğeri Kudüs. Sana bir kanadını veren Yüce Allah (cc), elbette diğer kanadını da verecektir. Kanat vermekten murat, uçurmaktır. Bilirsin ki, “tek kanatlı kuş uçamaz.”

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER