BİR YUDUM SUDAKİ HAYAT VE YANAN ORMANLARIMIZ
Ah benim güzel memleketim, en çok ormanlarıyla, sularıyla övündüğümüz şehrimin ormanlarındaki ateş hepimizin bağrına düştü, yüreğimiz dağlandı.
İnsan nasıl üzülmez ki; orman hayattır, oksijendir iklimi dengeleyen en büyük etkendir.
Binlerce canlı için doğal bir yaşam alanıdır, ruh sağlığına iyi gelen orman havası ve temiz suyun ana kaynağıdır. Senin insanoğluna gösterdiğin vefayı, biz sana gösteremedik, sende yanan senin gibi diğer canlıları koruyamadık.
Allah tarafından bize armağan edilen bu doğa güzelliğinin kıymetini, ne yazık ki bilemedik.
“Sorgulanmayan hayat yaşanmaya değmez” Sokrates bu sözü yüzyıllar önce söylemiş insanlara. İçinde yaşadığımız kentin sosyolojik yapısını ve yaşadığı hayatı kaç kişi oturup sorgulamıştır acaba kendi kendine! Ben nerde yaşıyorum ve ben bu hayatın neresindeyim gibi?
Çoğumuz bunun farkında bile değiliz, çünkü düşünmek analiz etmek pek işimize gelmez. Önümüze ne konulmuşsa veya gözümüzle bakarız olaylara sorgulamaya üşeniriz, öyle de yaşar gideriz.
Bugün beni en çok üzen konuların başında bu güzel memleketimin yanan ormanları!
Diğer bir konu; dünyada su açısından en bol suyu olan şehrimde susuz kalmak, su ile ilgili birimi aradığımızda şamar gibi cevaplarla karşı karşıya kalmamızdır!
Biz bu şehirde ne değerlerin farkındayız, ne de bize sunulan nimetlerin kıymetini bilemedik.
Su hayattır dedik; bu çok önemli varlığımız elimizden nasıl kayıp gitti, diğer vilayetler şehirlerine bizden daha mı iyi sahiplendiler!
Su konusunda geçmişten gelen bir sürecin yanlışlığını Fırat Başkan’a da yüklemek yanlış olur her halde!
Başkan ne yapsın, dışarıya giden suyun debi hesaplarıyla mücadele ediyor ,Kahramanmaraş’a biraz fazla su alabilmek için!
Şu anda susuzluğun ötesinde, Rabbim şu yanan ormanlarımıza bir yağmur ve fedakârca çalışan ekiplere güç versin.
Mustafa Önyurt








YORUMLAR